19 Ağustos 2013 Pazartesi

Hiperaktivitem Bozulduuu

''Güzel ve enerjik bir haftaya başlayalım inşşşşşşşallah'' dileklerimle güne başlıyorum...
Çoğunluğu evde geçen bir haftasonu için fazlasıyla dinlenmiş bir biçimde başlıyorum hemde güne.
Haftasonları mümkün olduğunca İstanbul dışına kaçarım ama bu hafta buralarda olmayı tercih ettim. Aşırı sıcak dolayısıyla dışarıya çıktığıma pişman bile oldum denebilir. Cumartesi bir eğlence parkında aldım soluğu. Bikaç saat içinde bütün parkuru tamamladığımız için enerjimi sadece yoğun güneşin altında kalmakla atabildim.
Pazar günü ise alışveriş merkezinde biraz dolaşıp eve geri döndüm ki iş yaparken kendimi birden yatakta uyuyakalarak buldum.

Evde olduğum süre içinde de bütün camları ve kapıları açarak nefes almaya çalışıyorum. Klimalı ortamı ise oldum olası sevmedim ve herzaman hasta ettiği için kendisinden uzak duruyorum :)

Hal böyle olunca iki dakika bile yerinde duramayan ben, birdenbire yorgun argın bitkin ve enerjisi tükenmekte olan bir insan evladına dönüştüm :(


Hiperaktif halimden eser kalmadığı gibi ağrı kesiciler ve portakal sularıyla ayakta durmaya çalışıyorum. Sürekli yatıp uyuklayan biri haline dönüşmeden kendime iyi bakmam gerekiyor hatta bu sabah itibariyle sakin görüntüme ve ruh halime bir son vermem gerekiyor. Çünkü herkes beni  fazla hareketli bildiği için bir anormallik olduğunu düşünüyorlar ve açıklama yapmam gerekiyor :))

Açıklama yapılacak bugünkü konu ise Hiperaktivite ve detayları olsun öyleyse. Bende hastalık olarak değil, fazla enerji olarak boy göstersede artık yaşlanıyorum bende laf aramızda,  duruluyorum sakinleşiyorum yoruluyorum sanki  behh :(



Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), 7 yaşından önce başlayan, en az 6 ay görülmesi gereken, akademik ve sosyal işlevlerde bozulmaya yol açan, gelişime uygun olmayan yetersiz dikkat süresi, yaşa uygun olmayan aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ya da her ikisiyle tanımlanan bir bozukluktur. Okul, ev ve iş gibi iki ve ya daha fazla ortamda semptomların görülmesi gerekir. DSM IV’e göre, dikkatsizlik, aşırı hareketlilik-dürtüsellik ya da her ikisiyle ilgili bir çok semptom belirlenerek tanı konmaktadır. DSM IV’de DEHB‘in üç alt tipinden söz edilmektedir:
  • Dikkatsizliğin ön planda olduğu tip,
  • Aşırı hareketlilik ve dürtüselliğin ön planda olduğu tip,
  • Her üçünün bir arada olduğu bileşik tip
Dikkat Eksikliği ve Hiperakitivite Bozukluğu (DEHB)-Bileşik Tip: DEHB-bileşik tipte temel bulguların üçü de aynı anda bulunur. Bileşik tipte yaş göz önüne alındığında, yaşadığı gelişim döneminin özelliklerine göre aşırı sayılacak şekilde hareketlilik vardır. Düşünmeden davranma, sırasını bekleyememe, her şeyi elleyip kurcalama, çok konuşma, artmış cinsel uğraşlar gibi dürtüsellik belirtileri nedeni ile sık sık sosyal ortamlarda sorunlar yaşarlar. Dikkatlerini bir konuya vermekte ve sürdürmekte güçlük çekerler, küçük iç ya da dış uyaranlarla dikkat çabucak dağılır ve bu nedenle özellikle eğitim hayatında güçlükler yaşarlar. Bileşik tip sıklıkla erişkin yaşamda da sürer. Her iki cinsiyette en sık görülen alt tiptir.

Dikkat Eksikliği ve Hiperakitivite Bozukluğu (DEHB)- Dikkatsizliği Önde Olduğu Tip: DEHB-dikkat eksikliğinin önde olduğu tipte, DSM-IV’ün dikkat eksikliği tanı ölçütleri vardır, ancak hiperaktivite ve dürtüsellik ölçütleri tam olarak karşılanmaz. Bu çocuklarda dikkatin sağlanması ve sürdürülmesi ile ilgili sorunlar vardır. Aile ilişkileri ve sosyal ilişkilerde bazı sorunlar olabilir ancak temel sorun okulda yaşanır. Öğretmenleri, bu çocukları geç kalma alışkanlıkları olan, sistemli olamayan, ödevlerini tamamlamakta zorluk çeken, rüyada gibi olan ve unutkan olarak tanımlamaktadırlar. Dikkat sorunu farklı derecelerde performans kaybı, motivasyon eksikliği ve anlama güçlüğüne neden olabilir. Sonuç, kendi zekalarının altında başarıdır. Kızlarda erkeklere göre daha sık görülür.

Dikkat Eksikliği ve Hiperakitivite Bozukluğu (DEHB)- Aşırı Hareketliliğin Önde Olduğu Tip: DEHB-aşırı hareketliliğin önde olduğu tip olan çocuklar dikkat eksikliği tanı ölçütlerini karşılamazlar. Genellikle dikkat eksikliği alt tipinden daha erken yaşta tanı konur. DEHB’i olan bir çocuğun, tanı koymak için yapılan ilk muayenesi sırasında hareketlilik gözlenmeyebilir; sadece okul ve evdeki durum sorgulanarak durum ortaya konur. Okul öncesi çocuklarda ilk muayene sırasında hiperaktivite daha sık gözlenir. Yaş arttıkça motor aktivite azalabilir ve erişkinlikte, yerini duygusal
huzursuzluğa bırakır. Engellenme eşikleri diğer tiplerden daha düşüktür. Erkeklerde kızlara göre daha sıktır.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun kesin nedenlerini saptamak henüz pek çok araştırmaya rağmen mümkün değildir. Bozukluğun belki tek bir nedeni bulunmamaktadır, ancak bireylerde bozukluğun ortaya çıkmasına neden olan ya da bozukluğa yatkınlık göstermesine neden olacak etkenler saptanabilir.

Genetik Etkenler:
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ile ilgili yapılan pek çok araştırma Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocukların ailelerinde psikopatoloji oranının yüksek olduğunu göstermektedir. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocukta davranım bozukluğu da mevcutsa yetişkin akrabalarında alkolizm, antisosyal kişilik bozukluğu ve histeri riski normal popülasyona göre yüksektir.

Beyinde Yapısal Değişiklikler:
Uzun yıllar süresince Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun beyin hasarından, beyindeki gelişim kusurundan ileri geldiği düşünülmüştür. Daha sonra beyinde ciddi hasar olmayan, görüntüleme incelemeleri normal olanlarda da Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olabileceğini göstermiştir. DEHB’ li kişilerle normal kişilerin beyin bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans (MRI) incelemeleri karşılaştırıldığında bazı farklılıkların olduğu görülmektedir. DEHB’lilerle yapılan beyin görüntüleme çalışmaları DEHB’in nedenlerinden biri olarak prefrontal-striatal-talamo-kortikal döngünün rolü üzerinde görüş birliğine varma sürecindedir.

Nörokimyasal Etkenler:
Bir çok nörotransmiterin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu semptomları ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu sonuca, kısmen, bozuklukta olumlu etkilere neden olan birçok ilacın kullanımından sonra ulaşılmıştır. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tedavisinde en sık olarak araştırılan ilaçlardan sempatomimetikler, dopamin ve norepinefrin üzerinde etkili olduklarından dolayı, adrenerjik ve dopaminerjik sistemlerde olası bir işlev bozukluğu olduğu şeklinde nörotransmiter varsayımına neden olmuştur. Ancak genelde bozukluktan sorumlu tek bir nörotransmiter belirlenememişt ir. Süreçte birçok nörotransmiter yer alabilir.

Psikososyal ve Çevresel Etkenler:
Bazı araştırmacılar Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu semptomlarının oluşumunda toksinlere maruz kalma, hamilelik sırasındaki komplikasyonlar (fetüsün oksijensiz kalması gibi), düşük doğum ağırlığı, Omega- 3 temel yağ asitlerinin düşüklüğünü ileri sürmüşlerdir. Hamilelik döneminde annelerin sigara içmesinin de DEHB’in oluşumunda rol oynadığı ileri sürülmüştür .
DEHB’in oluşmasında psikososyal çevrenin önemi uzunlamasına yapılan çalışmalarda araştırılmıştır. Erken yaşta kayıplar, ailelerin dağılması, bağlarda kopma yaşayan çocuklarda DEHB’e benzer belirtilerin ortaya çıktığı görülmüştür. Bu durumu açıklamak güçtür. Bu çevresel faktör aileden kalan bir hastalığı izleyen sosyal anormallik olabilir. Ailelerde kaotik ilişkiler bozukluk için risktir. Ancak son zamanlarda psikiyatrik bozuklukları dışlamak için yapılan çalışmalarda bu durumun DEHB belirtilerinden daha çok davranım bozukluğu ve karşı olma karşı gelme, antisosyal kişilik bozukluğu belirtilerinin gelişimine katkıda bulunduğunu düşündürmektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder