21 Kasım 2013 Perşembe

Şefin tavsiyesi

 Hergün ihmal etmeden yaptığım kahvaltı ve öğlen yemeği seanslarım neredeyse aynı saatler ve sonuçları içeriyor.

Sonrasında mutlaka ve mutlaka 'çok şiştim , çok hızlı yedim, aç kaldım ama olsun masamda devam ederim gibi söylemlerle, kahve-soda-bitki çaylarını elimden düşürmediğim bir rutinle güne devam ederim.

Birçoğumuz gibi siesta hayalleri kurar, hamağımı hangi köşeye kurup uyusam en fazla mutluluğu elde ederim düşüncelerine kapılırım :)
Ama gördümki böylesi delice düşüncelere kapılmama sebep olan birsürü metabolik etken varmış...Kişiden kişiye farklılık gösterdiği,kendimizi çok aç bırakmadan yediğimiz düzenli yemekler ve küçük egzersizlerle kolay atlatılabilecek bu genel uyku halinin açıklaması şöyleymiş:

Yemek yediğimizde, dolaşım sistemimizdeki kan akışını büyük bir bölümü, sindirim sistemimize hizmet etmeye başlıyor. Özellikle çok yediğimizde, sindirim borusunda yoğunlaşan ve hızlanan kan akışı, diğer dokulara normalden daha az gidebilmesi nedeniyle vücutta genel bir yorgunluğa neden oluyor. Buna, geçici iskemi (beyne giden kan akımının azalması) adı veriliyor.
Bunun yanında, yediğimiz besinlerin yapı taşları, merkezi sinir sistemimizde belirli yerlerin işlevi üzerinde etki göstererek uyku hissinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Özellikle protein içeriği yüksek besinlerle aldığımız L-triptofan, beyinde serotonin hormonuna dönüştürülüyor ve bu hormonun etkisiyle “mutluluk-sakinleşme-uyku” hissi oluşuyor.( Fütursuzca yenilen yemek şişkinlikten başka birşeye yaramıyor bence =D )
Bazı araştırmacılar, yemeklerden sonra dolaşımımızda asit seviyesinin azalması nedeniyle ortaya çıkan geçici kan pH değişiminin de uyku hissinin oluşmasında etkili olduğunu düşünüyorlar. Mide tarafından sindirim işlevinin yürütülebilmesi için yüksek düzeyde asit salgılanmasının, vücudun pH dengesini eski haline getirmek için kan asit seviyesinde ani bir düşüş göstermesine neden olduğu, ve bu nedenle ortaya çıkan alkali gelgitin de “uyku” hissine yol açtığı görüşündeler.

Yemek sonrası uyku hali, terleme, ellerde titreme, çarpıntı, fenalık hissi, konsantrasyon güçlüğü, kendini ifade etmekte güçlük, görmede bulanıklık olabilir.
Yine uykusuzluk, gece uyanıp yemek yeme isteği, sabah uyanınca açlık hissi, gece terlemeleri veya kabuslar şeker düşüklüğü bulgusu olabilir. Ayrıca sık tekrarlayan şeker düşmeleri nedeni bulunamayan panik atak ve depresyon tablolarına da neden olabilmektedir
En belirgini ise 'Hipoglisemi' olarak karşımıza çıkabilir. Ayrı bir günün konusu olabilecek, bu çağımız sağlık sorunun bulguları kısaca:
Açlığa tahammülsüzlük, açken veya akşam üzeri sinirlilik, gerginlik, yorgunluk, uyku hali, enerji kaybı, baş ağrısı, tatlı krizleri gelişmektedir. Bu bulguların karbonhidrat alımı ile düzelmesi nedeni ile kişi giderek daha çok unlu, şekerli veya tuzlu gıdalar ve şeker, çikolata tüketmekte ve giderek kilo almaktadır.

Genel olarak uyku problemi ve düzensiz gece-gündüz yaşantısı olanlara ise özellikle yemek saatlerinde tercih edilmesi gereken, sonrasında da bizi güzel bir uykuya hazırlayanların başlıcalarıymış:
MUZ
Gerçek uyku hapı olan muz, seratonin ve melatonin içerir. Bunun yanında magnezyumu da içinde barındırdığından kaslarınızı gevşetip sizi çok rahatlatır.
ILIK SÜT
En çok bilinen uyku getiricilerden biridir. Süt içeriğinde bulunan ve tripsin etkisiyle serbestlenen ve organizma için gerekli bir aminoasit olan triptofan sayesinde beyniniz yatışır ve daha sağlıklı bir uykuya dalarsınız.
PAPATYA ÇAYI
Sakinleştirici özelliği sayesinde papatya çayı, kaygılı ve sinirli bir bünyenin en iyi panzehiridir.
BAL
Bitki çayınızın veya ılık sütünüzün içine atacağınız bir çay kaşığı kadar balın etkileri hiç de göründüğü kadar küçük değildir.
PATATES
Az miktarda fırında pişirilmiş patates iyi bir gece uykusuna yardımcı olabilir. Midenizi yormayacağı gibi, içeriğindeki triptofan sayesinde asit seviyesini düşürür. Etkiyi daha da arttırmak için sütle birlikte püre kıvamına getirip yiyebilirsiniz.
YULAF UNU
Yulaf içeriğindeki melatonin sayesinde iyi bir uykunun en iyi ilaçlarındandır. Bir miktar akçaağaç şerbetiyle karıştırırsanız lezzeti ile de sizi büyüleyecektir. Ayrıca yulaf strese karşı da en etkili tahıllardan biridir.
BADEM
Bir avuç kalp dostu bu yemişlerden yediğiniz takdirde tatlı bir şekerleme yapabilirsiniz. Badem hem triptofan içeriği hem de uygun ölçüde içerdiği kalsiyum sayesinde kaslarınızın rahatlamasını sağlar.
TURP
Çok iyi bir C vitamini kaynağı olan turptan gece yatmadan bir parça yemek ya da suyunu içmek derin bir uyku için çok yararlıdır.
KAYISI
Kan yapan, kansızlığa ve kabızlığa iyi gelen kayısı sinirleri yatştırarak uykusuzluğa da iyi geliyor.
ELMA
Gece yatmadan önce yenen bir elma en güzel uyku ilaçlarından biridir.
KAVUN
Yaz mevsiminin sevilen meyvelerinden kavunun %95′i sudur ve sinirleri yatıştırıp rahat bir uyku uyumak için faydalıdır.
KEPEK EKMEĞİ
Bal kattığınız çayınız ile birlikte yiyeceğiniz bir ince dilim kepek ekmeği, vücuttaki insülinin biraz serbest kalmasına ve triptofan ve seratonine “uykum geldi”mesajı yollamasına yardımcı olur.
HİNDİ
Güzel bir uykunun 2-3 saat öncesinde, bir ince dilim kepek ekmeği üzerine koyacağınız küçük bir parça haşlanmış hindi eti yararlı olacaktır. İçeriğindeki triptofan sayesinde midenizde çok miktarda protein olmadığı zamanlarda bile sizi rahatlatır.


Benim tavsiyem, yemek bulunca yemeniz dayak bulunca kaçmanız olsa da, siz şefin de tavsiye ettiği gibi  az yemeyi tercih edin :) Hoşçakalın...

20 Kasım 2013 Çarşamba

Estetik-siz-siniz


Bugün kadınları anlamayı, içyüzlerini ve psikolojilerine göre sürekli değişebilen fiziksel özelliklerini bir kenara bırakın.

Büyük resme baktığınız zaman gördüğünüz şey nedir?
Benim gördüğüm sadece, gün geçtikçe birbirine benzeyen yüzler(diş-dudak ve kaşlar) moda olan herşeyi üstüne geçiren tipler ve kendi vücudunu ve karakterini keşfetmeden önce başkasına benzeme-özenme gibi eğilim gösteren gençler.

50 yaşındaki kadınında, 18 yaşındaki genç kızlarında adeta 30'unda gibi görünmek üzere yarıştıkları bir devirdeyiz sanırım.
Aslında bu durum erkeklerde de çok farklı olarak seyretmiyor. Dünyanın neresinde olursam olayım gördüğüm manzara hep aynı, kendi gibi değil de öyleymiş gibi gezen insan modelleri...

Şimdiye kadar herhangi bir uygulamaya tabii olmama ve  insanların doğal süreçlerinde (kırışarak) yaşlanması gerektiğine inanmama rağmen, estetiğe de hiç karşı değilim.Eğer yüzüyle,vücuduyla para kazandığı ve başarılı olduğu bir sektördeyse, neden olmasın ? Kendine güvensizlikten ne yapacağını şaşıran ve çok parasını saçacak yer arayanlara zaten söyleyecek sözüm bile yok !
Kendi psikolojisini, dini inançlarını ve güzelliğini, birtek insan kendi kendisiyle sorgular bakış açısıyla, yaptıranlarla da ilgilenmiyorum, en fazla abartılı görüntüleriyle alay eder, eğer erkeklerde metroseksüellik sınırlarını bile zorluyorsa, normal biri gibi görmekten vazgeçerim :) 

Dış görünüme, orantıya ve doğallığa her şekilde önem verenlerin  gözüne çirkin gelen görüntüler muhtemelen uygulama hatalarından oluyordur. O hataların en belirginleri aşağıdaki gibi sanırım. Okuyup lütfen bilinçli olmayı deneyelim :) Önce kendimizi sonra başkalarının göz zevkini bozmaya hakkımız yok nede olsa...

Başlıca burun estetiği hataları
•Hiç doğal görünmeyen, fazla kalkık, yüzle uyumlu olmayan burunlar.
Fazla kıkırdak ve kemik alındığı için çok kötü bir görünüme sahip burunlar. (İleride bunları düzeltmek için kaburgadan kemik ya da kulaktan kıkırdak alınması gerekiyor.)
 
Başlıca liposuction hataları
 • Liposuctionda en önemli risk, yanlış ameliyat sırasında veya sonrasında damarlarda pıhtı oluşarak akciğerlerde tromboemboliye neden olmasıdır. Bu öyle bir hatadır ki, kişiyi ölüme götürebilir.
Yine bilinçsiz bir cerrah eli ile düzgün olmayan, çukurlu görünümler ortaya çıkabilir. Karın bölgesine yapılan yanlış liposuction ameliyatları nedeniyle sarkmalar meydana gelebilir.
Özellikle yaşı ileri hastalarda, diz kapağının üzerinden yağ alma işlemi doğru yapılmazsa buradaki deri dizin üzerine sarkabilir.
Doğru uygulanmadığı takdirde de ciddi yanıklara bile neden olabilir.
 
Başlıca göğüs estetiği hataları
 • Doğal olmayan, uzaktan bakıldığında sert iki küre gibi duran göğüsler.
İki göğüs arasında eşitsizlik, asimetrik görüntü.
Protezlerin zamanla hastayı rahatsız edecek kadar büyük olması.
Zorlanarak konan protezlerin komplikasyonlara neden olması. (Örneğin nadir rastlansa da, kapsül kontraktürü olarak adlandırılan durumda protezin çevresinde vücut sert bir zırh oluşturabiliyor.)
 
Başlıca dudak dolgunlaştırma hataları
 • Çok yapay ve şiş görüntüler.
Vücutla uyumlu olmayan dolgu maddelerinin doğurduğu, hem görünüm hem de sağlık açısından sorun yaratan komplikasyonlar, sarkmalar.
 
Başlıca saç ekme hataları
Peruğa benzeyen, doğal olmayan görüntü.
Saç köklerinin tek tek değil bir arada ekilmesinden dolayı, bir kökten fışkıran onlarca saç teli.
 
 

19 Kasım 2013 Salı

Hasta mısın?

Her gün okuduğum köşe yazarları bellidir. Bazen aynı isimlerin dışına çıkar, farklı konuları da gözden geçirirm. Bunların en başını da Mehmet Öz ve Osman Müftüoğlu çeker.

Hayır, okuduğumu uyguladığımdan falan da değil, sadece yanlış bildiklerimi öğrenip doğrularıyla kıyasladığımda şaşırmak hoşuma gittiği için de sağlık konularını seçerim.

Üniversite yıllarımda 4 sene boyunca latince okuduğumuz anatomi,fizyoloji, kinesyoloji ve biyoloji gibi konularda da, aslında bildiğimiz çoğu şeyin gerçeklerden farklı olduğunun eğitimini aldıkça şaşırmıştım.

Bu yüzden, zaman zaman sağlık konularını ararştırıp burdan da paylaşırım. Bugün yine dikkatimi çeken , kendi kendinizi kontrolden geçirmek için uygulayacağınız basit yöntemler için Dr.Oz (Amerika'da tanıştığım herkese, Türk olduğunu gururla anlattığım doktorumuz)  yazısıydı.Yine şaşırdığım birkaç örnek var.
Ruh hastalarının kontrolü için henüz bişey yazmamışlar ama aşağıdaki linke bi göz atın bakalım, farklı alanlarda size ve çevrenize yarayacak birşeyler var mı:)
Sadece kendinize ve sevdiklerinize dikkat ettiğiniz güzel günler dilerim :)
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25137990.asp?yazarid=453


18 Kasım 2013 Pazartesi

Selam Caniiiiiiiim

Bugün pazartesi sendromundan çok enerjimi nasıl kanalize edeceğim derdiyle başladım güne.

Şımarıklığım üstümde, biri bişey dese gülme krizi gelir diye kısa kısa selam verip geçiyorum yerime.

Malumunuz haftasonu mümkünse eve girmeden yaşayıp, haftaiçi erkenden uyumaya ve hiç bitmeyen ev işlerime adadım kendimi son birkaç yıldır. Sabahın çok erken saatlerinde uyanıp güne başlamak ve haftasonları gece yaşayıp öğlen uyumak gibi alışkanlıklarım var artık. Birde cumartesi-pazarları sanki alarm çalıyormuş gibi sabahın körü aynı saatte kalkıyorum , delirmek işten bile değil...
Bir fotografımdan hatırladığım kadarıyla da cumartesi gecesi doğumgünü için gittiğim  fasıl mekanında Dr.Bilal denilen süper enerjik zatın, tamda tepemde oturmuş bangır bangır şarkı söylediği esnada, dizinde uyuklamış, pazar sabahı da boğazın muhteşem manzarasına ve sakin partnerime rağmen  çayımı fondip şeklinde içtiğimi anımsadım :)
Yeni güne gayet deşarj olmuş, dün geceden uykusunu güzelce almış olarak başlayan bir insanın pazartesi gününe nasıl girdiği ise böyle nedenlerden dolayı önemli olmuyor sanırım.
Yıllık izinden döner dönmez, en yoğun şekilde  işe koyulmak kadar cansıkıcı ve başedilmeyen bir durum değil en azından. Yada ülke değişikliğine maruz kalan metabolizmanızın azizliğine uğramıyorsunuz. Sadece 2 gün sevdiklerinizle güzel paylaşımlarda bulunmak yada kimseyi dert etmeden sadece kendinize dönük yaşarken  daha sağlıklı düşünüyor, daha verimli çalışıyor ve daha güzel gözlerle Dünyaya bakan bir insan haline gelebiliyorsunuz.

Denemesi bedava! 
Bir pazartesi gününe de yeni bir diet yerine yeni bir farkındalıkla başlamınızı dilerim. İyi haftalar ozaman caniiimmmm :)