4 Mart 2014 Salı

Bugün günlerden...



 





Geçmez dediğimiz, gelmez dediğimiz, olmaz dediğimiz, bitmez dediğimiz günler, geceler, aylar yıllar geçti....

Hey gidi hey ne insanlar geldi geçti, ne diziler bitti...
Diyeceğim odur ki, mart geldi. Bugün günlerden dizilerin dizisi Kurt Seyit vakti :) Tip olarak çok zor alıştığım,  ama sevmesine, inatla vazgeçmemesine ve endamına gözümün artık alıştığı Kamran'ın (Çalıkuşu) yanına  birde Sarışın abisi geldi... Kıvanç'ın yeni dizisi bu akşam nihayet başlıyor. Tez  randevular iptal edile, rahatsız edenin kellesi götürüle..! Evde otururken başka alemlere gitmek için yeni bir nedenimiz var kızlar. Gözümüz aydın :)

3 Mart 2014 Pazartesi

Keep Calm

Yeni, bir haftaya başlarken kendime, aileme, iş hayatıma ve ülkeme sakinlik diliyorum. Herşey öyle hızlı gelişip değişiyor ki tepkilerimi kontrol edemiyorum bazen. Bu durum hem pozitif hem de negatif olarak hep böyle cereyan ediyor.
Cuma günü, yazımdan da belli olduğu üzere şarap eşliğinde dizi keyfi yapmak için köşeme çekildim. Blog konum ise dizide geçen bir şiirden alıntıydı ve kendime uyarlayarak sizlere sundum. Öyle güzel direktifler veriyordu ki sevdiği kişiye dinlese herşey güllük gülistanlık olacakmış gibi :)
Neyse en azından evde oturup dizi izleyemediğim zamanları online olarak takip etme imkanıma şükrederek bir akşam geçiriyordum ki sonra o sakin gecenin devamında ise haftasonu hiç durmadan birileriyle uğraşırken buldum kendimi. Bütün sülalenin bana benzeyen kızları, maç organizasyonu için toplanınca bende katılmak için yola koyuldum. Kuaför, araba çekicisi, gezdiren taksi şöförü ve Anadolu-Avrupa arası geçişleri gibi başlıklarla tamamladım haftasonumu. Tüm bu koşuşturmaca içinde Allah'tan çok sevdiğim ve her yaş grubundan insanlarla beraberdim de beni sakinleştirdikleri için hıncımı kimselerden çıkarmadım.
İşi mantıklı yönüyle ele alırsak, istanbul ve benzeri büyükşehirlerde yaşayan insanların aşırı sakin aynı anda enerjik, mutlu, huzurlu ve esnek olabileceğini hiç hayal edemiyorum ben. Evli yada bekar olmanız bile farketmiyor çoğu zaman. Sinirinizi en yakınızdan çıkarıyorsanız ki bu da ya aileniz bir ferdi yada sevgiliniz/eşinizin ta kendisi oluyor çoğu kez.  Ve malesef gün sonunda mutlaka yolunda giden şeyleride bozuyorsunuz. Dış etkenler hayatınızı zora sokmaya başladığı an kontrolünüzü ister istemez kaybetmeye başlıyorsunuz.
Son zamanlarda yapılan spesifik beyin araştırmalarında şehirde yaşayan kişilerin kırsalda yaşayanlara göre belirli beyin bölgelerinin aktivitelerinde farklılıkları ortaya çıkmış.
Şehirde yaşayanlarda anksiyete ve korku gibi duyguları düzenleyen beyin bölgesi olan amigdalada yüksek aktivasyon görülmektedir. Amigdalanın stres ve tehdit gibi durumlarda aktivasyonu arttığından bu veri, şehirde yaşayanların strese daha duyarlı hale geldiğine, bir anlamda her an stres altındaymışçasına uyarılmış olduklarına işaret etmiş.

Yani biz heran stres altında yaşamaya koşullandırılmış bireyler olarak yetişiyor yada yaşamımızın bir bölümünde bu duyguyla tamamen kendimizi örtüştürüyoruz. Genetik olarak çok sinirli, duygusal, naif yada benzeri gibi görünen yapımızı şehir hayatında başkalaşıma uğratarak yaşamamıza son veriyoruz.
Özet olarak, kaçınılmaz gerçek bu ise ben sahil kasabasına yerleşmeyi hayal eden yaşa gelmişim demkki arkadaş :)

Herkese iyi haftalar diliyorum yani demek istiyorum ki keep calm and have nice week...