25 Nisan 2014 Cuma

Ah bu şarkılarrr


Ben;
Genelde cumaları yoğun neşeli rahat ve saçımı taramaya-makyaj yapmaya üşenen biri olarak haftayı tamamlarım.
Çok gülerim az ağlarım(Allah kimseyi durduk yerde ağlatmasın) bol bol konuşurum. Beklediğim birşey varsa zamanı zor geçirirm, beklediğim hiçbişey yoksa ve değişikliğin olmayacağını bildiğim zamanlarda ise harekete geçmek, birşeyler yapmak isterim. Doğru yada yanlış, zamanlı yada zamansız aksiyon alırım. Sürekli, heryerde hemde heryerde müzik dinlerim hatta bütün bu yukarıda saydığım kararları alırken de yine müzik dinlerim...
 
Çünkü ne demiş üstad Zeki Müren:
''Şarkılarla ağladık, şarkılarda güldük, şarkılarda ayrıldık, şarkılarla üzüldük, şarkılarda hayat, şarkılarda ölüm, olursa olsun...''Ahh bu şarkıların gözü kör olsun ''
Bu haftayı yine şarkılarla bitiriyorum. 
Herşeyden önce hoşça ve sağlıkla kalın, spor yapın, maçlara gidin tezahürat öğrenin, ailenizle kaliteli zaman geçirin, milletin kuyusunu kazmak yerine yardım edin, edemiyorsanız da  kıskançlıkla değil sadece kendinizle ve sevdiklerinizle  ilgilenin, kasmayın-kasmasına müsade etmeyin, olmuyorsa zorlamayın, oluyorsa ertelemeyin, tüm kararlarınızı içinize sindirin ve tüm bunları yaparken şarkılardan hiç vazgeçmeyin... Her versiyonda geçirilen ve dinlenen müziklerle mutlu haftasonları :)
 
 
 
 

24 Nisan 2014 Perşembe

Bugün Bayram

Bugün bayram erken kalkın çocuklar diye Barış Manço abimizin çok güzel bir şarkısı vardı. Her önümüze gelen bayramda söyler durur şen oluruz, çocuk oluruz..

Bugün erken kalktık çünkü işe geldik fakat dün tatildi. Bugünkü etkinlikleri anlatmadan önce sıcağı sıcağına dünü yani 23 nisanı anlatmalıyım önce...

Sabah çok uyuma heveslerime rağmen erken sayılabilecek bir saatte kalkıp 23 nisan etkinliklerinden okuduğum enterasan haberlerde sonra işyerindeki arkadaşlarımın davetiyle öğlenden sonra Büyükada'daki, daha önce hiç katılmadığım Aya Yorgi'ye çıkma ve dilek dileme efsanesine katıldım. İnanılmaz bir kalabalık ve insan çeşitliliği eşliğinde faytonla yukarı kadar çıkma, sonrasında kiliseye tırmanış ritüellerinde karşılaştığım enterasan görüntüler hafızama kazındı. Rengarenk makaraları açarak yukarı kadar çıkanlar, bütün ülkelerden toplanıp şarkı, ilahi eşliğinde dua eden gruplar hatta sizin yazdığınız kağıtlara göre sizin için dua edenler bile vardı =))  Allah kabul etsin tabi, önemli olan iyi niyet diyerek yanlarından hızla yukarı çıkmaya devam ettim. Bu arada önümde ipleri aça aça hal yaparak  çıkan bayanlara takılmamak için inanılmaz bir efor sarfettim ki dua edeceğimi düşünerek içimden çok mu çok az söverek günü bitirdim :) Genelde genç çiftler ve her yaş skalasından bayanlarla dolu koca bir alanla karşılaştım. Fenalık geçirme olasılığına karşı da o sıraya girmedim çünkü aşırı kalabalıkta resmen tansiyonum düşüyor ve avazım çıktığı kadar bağırmak istiyeceğimden emindim. Dolayısıyla kilisede olan biteni göremedim. Ama kapıda 2-3 resim çekilip ve herkes için herşeyin hayırlısını dileyip hızla geri dönüşe geçtim. Hava ve deniz yolculuğum mükemmeldi.  Türk filmi tadındaki hayatımı müzik dinleyerek ve martıların eşlik ettiği dönüşümü düşünmek beni biraz daha olgunlaştırmış olmalı ki uzaklara dalıp dalıp gitmekten kendimi alıkoyamadım.
Bugün de şirkete gelince çocuklar için düzenlenmiş kocaman bir oyun alanıyla karşılaştık. Heryıl düzenlenen ve herkesin çocuklarıyla katıldığı bu şirket içi organiazsyona bayılıyorum. Çünkü heryer Türk bayrakları ve balonlarla süsleniyor. Ulusal egemenlik ve Çocuk bayramı en güzel böyle kutlanıyor. İnsanın çocuk olası geliyor diyemem çünkü ben hepsinden daha çok oynuyorum o alanlarda :) İş arkadaşlarım ve yöneticilerimizin çocukları genelde benim masama bayılırlar çünkü herürlü renkli kalem ve sohbet mevcuttur. Bu seneki konuklarım kızlardı ve sakindik. Çünkü geçen sene kendi yeğenim dahil olmak üzere bütün erkek çocuklarının peşinde 'oğluuuum koşma-terleme-soğuk su içme' şeklinde söylenen bir kadın modundaydım.
Çoluk çocuk hevesim ara sıra gelip gittiği için yine herkesin teyzesi olarak tarihe geçtim. Belki birgün hayırlı bir adamdan hayırlı çocuklarım olur ve deli anne tadında yazılarım devam eder.
1 sene sonrasında böyle bir bayram geçirdiğim ve yeni olaylarla karşılaştığım için mutlu,gururlu ve geriye bakarak yaşlandığımı hissettiğim bir yazıyla günü bitiriyorum.
Ne demiş ünlü düşünür ''Olduğu kadar, olmadığı kader'' deliye de hergün bayram :)

21 Nisan 2014 Pazartesi

'Erdem Listesi'

Ne zamandır duygularımı direk dile getiren bir köşeyazısı okumamıştım!

Sadece benim kalemimden başlarsak pazartesi günleri anlatılacak öyle çok şey oluyor ki, geçirilen haftasonu başıma gelenler, yenilen-içilen-gezilen-görülenler zaten sayfalar sürer eğer ki anlatsam... Eee prensip olarak spesifik kişi bilgisi vermiyorum, oysaki çevrem çok geniş olduğu için yapılan örneklemeler de epeyce fazla olur ama ben yinede eşim-dostum diye geçiştiriyorum. Şimdi maddeler halinde vereceğim yazı ise benim düşündüğüm ve genelde herkesin uygulamasını istediğim şeyler.
Hele de, içinde bulunduğumuz koşullara uygun ve kişilerin geleneksel düşünceleriyle modern yaşantılarına paralel olarak uygulaması gereken şeyleri unuttuklarını gördükçe resmen içim acıyor !

Siyasete, Dünya'ya ve sağlığa bakış açımızı vurgulayacak köşe yazılarından bahsetmiyorum tabiki. Sanki ben dile getirmişim, sağduyumla karşılaşmışım gibi olan yazılara bayılıyorum. Ekranı kesip saklayasım geliyor :) Gerçi bu aşağıdaki maddelerde internette anonim olarak alınmış biryerlerden. Kaynak gösteremiyorum ama dile getireni bulup alnından öpesim geldi :)

Dedikodu-medikoduyu haftanın diğer günlerine saklıyor ve güzel bir  hafta olmasını diliyorum...
Modern Hayat için kılavuzluk edecek 10 erdemi liste olarak okudum ve tamamen aynı duygularla sizlere sesleniyorum...

1-Direnme Gücü: Etraf karardığında da yola devam etme gücü. Herşeyin ters-düz edilebilirliğine olan inancını kaybetmemek. kendi korkularınla başkalarını da korkutmamak. Çok güzel bir laf vardı ''Sadece güneşli günlerde yürürsen, gideceğin yere varamazsın'' diye, işte onu unutmamak.
2-Empati: Bir başkasının acısını,derdini içine almak, sebinmiş gibi yapmak. Hatta yapabiliyorsan kendine bir de onun gözünden bakmak. Herşey sen demek değil !
3-Sabır: Modern çağ bizi tahammülsüzlüğe ve hıza bağımlı kıldı. Halbuki herşeyin herzaman mükemmel gitmediği ilgisini yutarsak sabırla herşeyi işlemek de mümkün. Onun en güzel lafı da 'sabreden derviş muradına ermiş'
4-Fedakarlık: Genlerimizde bencillik kadar fedakarlık da var.Türümüzün devamı için, grup için fedakarlık yapmışız hep. Yoksa birini sevemez, aile kuramaz, dünyayı kurtaran adam olmayı isteyemezdik. fedakarlık yapan, yapmayandan öne geçer.
5-Kibarlık: Bu nereden çıktı diyeceksiniz? özellikle Türkiyede pek prim yapmayan, zayıflık gibi algılanan birşey. halbuki medeniyet başkalarına saygı göstererek, konuşma ve haraketlerine üslup katarak kuruluyor. Tolerans gibi biraz. seninle aynı fikirde olmayanla bile, birarada gerilimsiz durmanı sağlar.
6-Mizah: kendisiyle dalga geçemeyen ve geçirtmeyen insanlar çok sıkıcı. Mizah üzüntüyle başetmenin en etkili yolu. Aslında hep hayal kırıklığından besleniyor. Mizah hep şu uçurumlarda köprü kuruyor. Olanla, olmasını istediğimiz arasındaki uçurumda, hayalimizdeki bizle gerçek biz uçurumunda; başlkalarını hakkında düşündüklerimizle başkalarının nasıl olduğu arasında. Bu uçurumlara düşmek yerine, dalgayla geçsek üzerinden daha erdemli olmuş olmaz mıyız?
7-Kendini bilmek: İki şansımız var. Ya kendimizi bilmeyip herşeyi başkalarından bileceğiz yada kendimizi bileceğiz ! Büyük insanların çuvaldızı hep kendilerine batırmaları işte bundan. Bizim dışımızda suçlanacak biri, çoğu zaman yok.
8-Affetmek: Birini affetmek için Hindistan'a aşramlara gidip, saatlerce kıpırdamadan oturup gözyaşı dökenler gördüm. Büyük hafızayı yakmak istiyorlardı. Halbuki bir uçan balonu bırakır gibi affetmek de mümkün. Kolay değil tabiki ama erdemli olmak kolay değilki zaten. Hataları silemeyenler, yeni bişeyler de yazamıyor.
9-Umut: Karamsarlık derin, iyimserlik ise yüzeysel sayılıyor. İyimserler kör, duyarsız sayılıyor. Halbuki umut, bugünün yarının silik bir eskizi olduğunu hatırlayabilmek. Ki öyle..Yarın hep daha güzel. Bu rüzgarı alanın yelkenleri dolar.
10-Kendine güven: Çoğu büyük hayal, sırf güvensizlik yüzünden hayal kalır. Hayatın kısa olduğunu bilip, riski alan madalyasını kazanır. kendine güven kibir değildir, cesaret etmektir.
Bu pazartesi de bütün bunları düşünmek için güzel bir gündür :)