13 Mart 2014 Perşembe

Bırakın derim...

Bu yazım herşey için yapacağım genellemeleri içerir. Fayda göremediğiniz ve ısrarla bırakamadığınız olgular üzerine yazılmıştır...

Eğer kötü alışkanlıklarınız varsa bırakın diyorlar. Bizde biliyoruz bırakmamız gerektiğini ama gel gelelim ki pat diye olmuyor işte. Canını sıkan insanların peşini, yolunda gitmeyen ilişkileri, başarı yada maddi refah getirmeyecek olan işini, kötülük gördüğün yönetim biçimini bile pat diye bırakmıyor belkide bırakamıyor insanlar.
Halbuki bir bıçak gibi kesse alışverişi, çekse o olumsuzluklardan kendisini ne mutlu olacak insan bir bilse ! Sağlık, neşe ve huzur, tıkanan meseleden yani sana kötülüğü dokunan insanlardan vazgeçince geliyor inanın bana. Mesela kangren olmuş hiçbir idare -orda durmaya devam ettikçe- sağlıklı günlerine geri döndüremeyecek ne kendisini nede kişileri...
Yürümeyen evlilikler, iş anlaşmaları, çıkar birliktelikleri, kişisel sağlık konuları.. Diyeceğim odur ki;   devlet için de böyle' millet içinde, hatta insanoğlunun vücuduna bakış biçiminde bile hep aynı şey olacak. Bakın mesela, içmeye devam edersen hergün daha da kötü olmana sebep olan sigarayı bile bıraktığın an başlıyormuş değişim. Ben sana sigaradan örnek vereyim, sen neyi istiyorsan o konuya uygula. Bak bakalım devamında neler oluyor eksisiyle artısıyla.. Sonrasında ölürsün yada kalırsın bilinmez. Ama ben elimden geleni yaparım "olduğu kadar olmadığı kader" diyorsan bu yazıyı oku. Uzatıyorsan da başına geleceklerden ben sorumlu değilim artık! Koca koca insanlarsınız. Benim bile blogumu takip eden en küçük hayranım 10 yaşında mesela :)



6 SAAT SONRA
-Kalp atışlarınız yavaşlıyor ve kan basıncınız düşüyor.

BİR GÜN İÇİNDE
- Neredeyse tüm nikotin kanınızdan atılıyor.
- Kandaki karbon monoksit seviyesi düşüyor ve oksijen kaslara ve kalbe daha rahat ulaşıyor.
- Parmak uçlarınızdaki ısı artıyor ve elleriniz daha az titriyor.

BİR HAFTA İÇİNDE
- Tat ve koku alma duyunuz gelişiyor.
- Akciğerlerinizin normal temizleme sistemi tamire başlıyor, vücuttaki katran mukus ile dışarı atılıyor.
- Kan değerleri ve C vitamini gini koruyucu antioksidanlar yükseliyor.

İKİ AY İÇİNDE
- Hırıltı ve öksürüğünüz azalıyor.
- Bağışıklık sisteminiz güçleniyor ve böylece bakterilerle daha iyi savaşabiliyorsunuz.
- Kanınız daha az kalın ve yapışkan, ayrıca el ve ayaklarınıza kan akışı daha güçlü.

6 AY İÇİNDE
- Akciğerleriniz daha iyi çalışıyor, daha az balgam üretiyor.
- Kendinizi daha az stres altında hissediyorsunuz.

1 YIL SONRA
- Daha rahat nefes alıyorsunuz ve akciğerleriniz daha sağlıklı oluyor.

2 İLE 5 YIL İÇİNDE
- Kalp krizi ve inme riskinizde büyük bir düşüş var ve bu risk zamanla da azalacak.
- Kadınlarda beş yıl içinde rahim kanseri riski hiç sigara içmeyen bir kadınla aynı düzeye iniyor.

10 YILDAN SONRA
- Akciğer kanseri riskiniz içen birisine göre azaldı.

15 YILDAN SONRA
- Kalp krizi ve inme riskiniz hiç sigara içmemiş biriyle neredeyse aynı seviyede
Hoşçakalın ama en önemlisi sağlıkla ve huzurla yaşayın...

12 Mart 2014 Çarşamba

Bilemiyorum...

İlk kez 1 haftalık bir ara verdim yazmaya. Nedenleri ise çok sıradan. Sadece yoğunluk ve içimden gelmediği üzere boşvermişlik !
-2 günlük bir eğitimden sonra yakalanan farkındalıklar, önemli karar aşamaları, kadınlar günü anlam ve önemi, organizasyonlar, utanç verici spor müsabakaları ve gündemi derinden yaralayan ölümleri geride bıraktığımız koca bir hafta geldi geçti. Hangisini tek tek ele alsam bilemiyorum...
-Konular birikince de pozitif ve negatif duyguları aynı anda tek bir başlık altında toplayamayacağım için vazgeçiyorum. Söylenecek ve sesimizi çıkarmamız gereken çok şey var aslında. Bir müddet sonra herşey alışılageliyor ve etkisini yitiriyor diye mi susuyoruz? Yoksa herzaman benim de arkasında durduğum bazı prensiplerim gibi, herşeyin bir zamanı var diye ısrarla onu mu bekliyoruz? bilemiyorum...
-İnsanlar kendilerini geliştirmek, daha iyi bir yaşama kavuşmak, mutluluğu ve acıları kendi çevresinde yaşamak yerine her daim başkasıyla uğraşıyor ve önce kendisine sonra çevresine zarar veriyor. Bunun saçma bir davranış olduğunu bizler uyararak mı göstermeliyiz yoksa bu tip insanları kendi hallerine mi bırakmalıyız bilemiyorum...
-Herkes açık sözlü ve dürüst insan arıyor kendisine iş arkadaşı, eş, sevgili, dost veya ortak olarak. Ama işin ucu menfaatlere dayananınca bu durum tam tersine dönüyor. Ama şekerim O işin aslı tam olarak öyle olmuyor'a geliyor sonrasında. Bu durumda ben miyim dürüst sen misin çakal diyesim geliyor ama onu bile kaldıramadıkları için söylenmiyorum. Sonuç böyle olunca da  kim haklı bilemiyorum...
-Ülke olarak çok zor zamanlar ve harekete geçmemiz gereken günlerden geçiyoruz. Sussak sürekli sömürülüyor konuşsak siyasete karışmış gibi ötekileştiriliyoruz. İnsan olarak bile üzüntümüzü dile getirmek neyin suçu bilemiyorum...
-Beklemek yerine her türlü harekete geçmek benim hayat felsefem, yaşam biçimim... Değişim bana gelmeyince ben ona gitmek istiyorum. Bu her konuda böyle olmuştur kendimi bildim bileli. Sürekli söylenip hiçbirşey yapmayanlara da gıcık olurum sırf bu yüzden. İşinde, aşkında, ailende ne ile ilgileniyorsan kısacası yaşamında, ya seveceksin ya terkedeceksin o durumu arkadaş ! Hem söylenip hemde beklemenin faydasını ben göremiyorum kimse kusuruma bakmasın. Yerimde sayacaksam dışardan gelen etkileri beklemenin anlamı ne? bilemiyorum...

Başlıktan da anlaşılacağı üzere şu sıralar kafam epey karışık. Ne istemediğimi biliyorum. İşte, aşkta, başarıda ve sosyal yaşantımda...O konuda netim birçok kendini bilen insan gibi...Ama iş tam olarak ne istediğine ve hangi köprüleri yakıp hangilerini geçmeye gelince... İşte tam bu noktada hangi tarafa daha yakınım onu bilemiyorum...