2 Kasım 2017 Perşembe

Respect !

Yıllar önce çok değer verdiğim bir yöneticim hakkımdaki en güzel analizlerinden birini yapmış ve 'sen ne istemediğini çok iyi biliyorsun ama ne istediğini söylemen ve o konu üzerinde yoğunlaşmamız lazım' demişti. Ne de güzel söylemişti aslında ama kördüm cahildim aklım 5 karış yukarıdaydım, tam olarak anlayamamıştım...
Başarılı iletişimim sırrı, dürüst ve çok samimi bir insan olmaktan geçiyordu, kendime yapılmasını istemediğim hiçbir davranışı  karşı tarafa asla yapmıyor istediğim davranışlarda ise tam anlamıyla karşılık bulamıyordum. İyilik yaptığım, daima güleryüzlü davrandığım, dürüst olduğum ve asla canını acıtmak istemediğim herkes istnisasız olarak tepeme çıkmaya çalışıyordu. Müsade etmedim ama buna teşebbüs etmeleri bile fazlasıyla kırılmama yetiyordu. O zamandan sonra anladım ki ben, saygı duyduğum veya tüm ayrıntılarıyla sevdiğim insanların değişmelerine, gördüğümden veya olduklarından farklı birine bürünmelerine kırılıyordum ve hayatımdan tek tek çıkarmaya, sonrasında arkama dahi dönüp bakmamaya başlıyordum... Yaptığım her işe, hayatıma giren-çıkan herkese hem saygı duymak hem de sevmek istiyordum...
Çok az kişi bilir ki benim hayatıma dahil olan insanların çok azına aynı zamanda hem saygı hem sevgi duyduğumu ve bunun daimi olmasının çok da zor olduğunu. Bilmece gibi konuşmayı kesip ne demek istediğimi bir de şöyle anlatayım. İş hayatınızda birçok insan tanır ve beraber çalışma fırsatını elde edersiniz. Kimisi çok akıllıdır, iş bitiricidir, güçlüdür veya sevecendir. Hemen kanınız ısınır veya size itici gelen yönlerinden dolayı bir türlü sevemezsiniz. İnsani duygularınızla ilk notu verirsiniz lakin saygı duymak başka bir meseledir. Benim asla sevemediğim fakat yaptığı işinden, tarzından, çizgisini bozmayan yapısından dolayı saygı duyduğum birçok insan oldu hayatımda ve yahut tam tersi olarak pek sevdiğim, eğlendiğim, farklı şeyler öğrendiğim ama bir türlü saygı duyamadığım/gösteremediğim insanlar...
Kendi adıma söyleyecek olursam, genel anlamda çok saygılı biriyimdir, çünkü anlayış-hoşgörü-yardımcı olmak olgularını çok önemserim. Rahatlık veya samimiyetle, konuşma tarzı veya hassasiyetle saygı duymayı karıştırmayınız efendim.. Söylemek istediğim saygı olmalı-mış gibi yapmak değil, ağızdan dökülen göstermelikler hiç değil.
Daha önce de belirttiğim gibi çok az kişiyi aynı anda hem sevip hem saygı duymamın nedenlerinin başında yaşadığım kısa süreli göstermelik güzellikler veya güven kaybetmeme neden olan olaylar geldiği üzere tecrübeyle sabit konuların dışında kendi adıma da beklediğim davranış biçimlerini kapsıyor aslında. Bu önceliğimle örtüşen insanlarla uzun süre çalışabiliyor, aşk yaşayabiliyor, dostluk kurabiliyor ve başarılı olabiliyordum. Hala da öyleyim...
Şimdi belki diyeceksiniz ki, bu herkes için aynı değil midir???  Hayır efendim değildir !
Sen kocanı çok seversin saygı duymazsın ama ömür boyunca yanında yaşarsın, karısını çok sevdiği halde defalarca gözünü kırpmadan aldatan insanlara şahit oldum ben, gram saygı duymuyor ne eşine ne evliliğine ne de çocuklarına.. Yöneticini veya iş arkadaşlarını hiç sevmezsin ama mecburiyetlerden veya kurban psikolojin nedeniyle hergün söylenir durur yine de hiçbir aksiyon almaz,başka bir iş aramaz veya açıkça konuşmayı düşünmezsin, arkasından konuşur yüzünü görünce can ciğer kuzu sarması olursun ki biz buna kurumsal hayat diyoruz çoğunlukla!!
Annen-baban-kardeşlerinle saygı ve sevgi ortamının dışında bir hayatın olmuştur, başkalarının da öyle olduğunu zanneder kurmak istediğin gelecekteki kendi ailene de öyle davranır veya benimsetmeye çalışırsın. Boşanmalar veya saçma sapan sürdürülmeye çalışılan evliliklerin temelinde eminim ki bu neden baş sorun olarak yatar.. Saydığım bu birkaç madde ve bencilce yapılan hatalar sebebiyle hem sevgiden hem saygıdan uzak bir insan şeklinde yaşar yapayalnız bir şekilde de yaşamını sonlandırırsın...
Ben bu yaşıma dek anladım ki yapamıyorum, çok seviyor-sayıyor devamı gelmezse o ortamda uzun süre kalamıyorum. Deniyorum zaman zaman kendimi, saygımı yitirirsem kendime etrafımdaki herkesi ve herşeyi yakıp yıkıyorum. Resmen yaşam enerjim tükeniyor, kendimi doldurmaya başlıyor ve hergün biraz biraz sinirime sinir, derdime dert, her daim gülen yüzüme solgun renkler ekliyorum :(
Pozitif çizgimden çıkınca da önce kendime sonra başkalarına başka bir Burci gibi görünüyor ve davranıyorum. İş hayatımdan örnek vermem gerekirse spor eğitmenliği ve kurumsal iş hayatım boyunca birçok yöneticiyle ve değerli iş arkadaşıyla,eğitmenle çalışma fırsatını elde ettim. Uzun süreli veya kısa süreli farketmez sor bakalım kaçını aynı anda hem çok sevdim hem çok saydım? Kaçından birşeyler öğrenip kaçını hayatımın başarı merkezindeki nedenlere ekledim ? Kaçıyla hala görüşüyor ve özlüyorum? Kaçından hayatımda bir ömür boyu kalmalarını istedim? Bu soruların cevabı bende saklı ama söylemek istediğim şey uzun süreli ve  sağlıklı ilişkilerde bu konu madem ki şart (must) efendim, diğer konularda da aynı hassaslığı bekliyor insan. Yani ben artık bazı soruların cevabını biliyor ve ona göre hayatımı yaşamaya çalışıyorum. Öyle bir insan ile hayatımı devam ettirme ve öyle bir yönetici ile çalışma, öyle bir ailede yaşama ve öyle insanlarla dostluk kurma isteklerim gerçeğe dönüşüyor ve daimi oluyor çok şükür ki... Olmadığı vakitlerde de yaşam kalitesi bir miktar düşüyor normal seviyeye getirmek için de var gücümüzle uğraşıyoruz. Emin olun, neye inanıyorsak öyle oluyor, öyle insanlar ile yaşamımızı uzun vadede devam ettiremiyoruz çünkü en nihayetinde...
Büyüdükçe dualarım hep bu yönde değişmeye başladı, hayırlı insanlar, dengim arkadaşlıklar dilemeye başladım. bana iyi gelmeyenleri bir bir çıkardım önce tüm listelerimden daha sonra da uzaklaşarak tüm hayatımdan. Bazıları ara sıra tekrar girmeye uğraşıyor, şans verdikleriniz giriyor ve aynı hatalar tekrarlandıkça tarihin tozlu sayfalarına gömülüyor. Eğer süreç tamamlanmadıysa da o tekrarlar hayat boyu devam ediyor. Ettirmeyiniz efendim, ettirdikçe saygı da sevgi de bitiyor. Zirvede bırakmak gerekiyor bazı şeyleri. Önce kendinizi sonra karşınızdakileri düşünerek yapmalıyız seçimlerimizi. Kestirip atmaları veya sürekli olumlama çalışmalarını ihmal etmemek lazım. Birde şu sözü aklımıza iyi kazımamız gerek diyerek hoşçakalın, en önemlisi de hoşbakın demeyi ihmal etmiyorum :)

 "Kimseye iyi veya kötüdür demekte acele etmiyorum. Çünkü insanlar beni her zaman şaşırtmayı başarmışlardır." - Ts Eliot