3 Nisan 2015 Cuma

Gölgelerin Gücü Adına..

Özellikle yazmamamın 2 nedeni vardı, ilki gündem maddelerinin şaka gibi olması (hatta olamayacak kadar trajedi içermesi) diğeri ise zaten 1 Nisanın eskiden şakalarla kutlanan bir gün olma özelliğini sanırım artık yitirmiş olması nedeniyleydi...
Yani açık konuşacak olursak halimizin hiçte içler açıcı olmadığı gerçeği artık her vatandaş gibi benide derinden yaralıyordu ve söyleyecek söz bulamayan herkes gibi susuyordum. Evet genel olarak susuyorum tabiki içime atmak için değil günün birinde daha yüksek sesle bağırmak için diye ekliyorum...
Ben ve benim gibi düşünen herkese son zamanlarda takılı kaldığım ve heryerde son ses dinlediğim bir şarkınun linkini paylaşıyorum.
 Sözler ve müzik bana hüznü yansıtsada bağıra çağıra söylemek çok iyi geliyor a dostlar, sizde sevdiğiniz şarkıları en azından mırıldanmayı unutmayın bu haftasonunda. Hava güzel modumuz yüksek olsun. He bide illaki mesaj-mail ve resim almışsınızdır ama birde benden duyun ''Cumamız mübarek olsun'' :))
Stuck inside my mind for days
Memories haunt me in this endless maze
The games we play are deadly, aren't they?
Blow this pain to smithereens
Help me fight this storm before I wreck myself
The games we play are deadly, aren't they?
I'm fading out, I'm falling down, Under these skies of doubt, Help me get back up before I drow
In these shadows I know I'll lose myself again, When this night falls, I know I'll lose myself again

https://www.youtube.com/watch?v=cX6T-odtbsY

31 Mart 2015 Salı

ÜŞÜ-me

Eğer ki pazartesi yazamadıysam, ya çok yoğunumdur yada nadir de olsa sendromum tutmuştur :)
Dün yine sakin görüntümün altında uyanmayı beklerken işlere yoğunlaştım ve yazamadım. Haftasonu çok eğlenceli ve güzel arkadaş ortamlarıyla geçen zamanımda uyuma vaktimi kısmen atlamış oldum. Haliyle güzel ve hızlı geçen haftasonundan sonra işe başlamak biraz sarsıyor adamı, Allah'tan ben pek girmiyorum o ruh haline ve jilet gibi başlıyorum yeni haftaya...
 Havaların birtürlü düzelmemesi, çevremdeki herkesin hasta-yorgun olması ve saatlerin ileri alınması derken ben iyice sıkılır oldum. Resmen gece gezmesine incecik tshirtler, işe gelirken duş alıp ıslak saçla evden çıkmalar ve çorapsız ayakkabı olaylarına geçtim. Herkes deli gibi hasta yatarken benim böyle ecelime susamış gibi dolaşmam da gayet saçma oluyor ancak yapılacak birşey yok çünkü fenalık geldi bu uzun kış günlerinden bana :) Ama cidden sıkıldım, ben yaz adamıyım ve belliki güneş enerjisiyle çalışıyorum.
Neyseki üşümüyorum ve üşüyen arkadaşlarıma gazete köşesinde gördüğüm üzere sunacağım bir yazı paylaşıyorum. Sıcacık günlerin kendini hissettirdiği mutlu haftalar diliyor ve hoşçakalınız diyorum...

Bizler memeli, omurgalı, sıcakkanlı bir kara canlısı türüyüz. Yani vücudumuz dış ortam sıcaklığına göre ısı ayarlaması yapabilir ve genelde 36.5 C derecede oluruz. Ama dünya üzerindeki bir çok canlıya göre avantajımız, kutupta -50C veya ekvatorda +50C de bu ayarı tutturabilmemizdir. Bu evrimsel avantaj, soğukkanlı canlılarda yoktur. İnsanın dünyanın her tarafına yayılan bir canlı olmasının en önemli sebeplerinden birisi budur. Ama bir çok çeşitli nedenle bu otomatik ayar sistemi bozulabilir. Astım, KOAH, şeker hastalığı, tiroid hastalıkları, kansızlık, menopoz gibi nedenler ve bu yazıda bahsedilen bronş aşırı duyarlılığında da ısı-kontrol merkezi biraz bozulabilir. Özellikle sıcaktan soğuk ortama geçildiğinde (sabah yorganı açmaktan tutun, pencere açılması, oda değiştirmek, dış ortama çıkmak gibi), bu kişiler titrer, hapşırır ve/veya öksürür. Buradaki esas amaç, enerji üreterek vücut ısısının artırılmasıdır. Bu durum çoğu zaman alerji ile karışır. İnsanın bu yönünün normalize edilmesi önemlidir. Önerilen çeşitli bitkisel ve hayvansal kökenli geleneksel reçetelerin rolü yoktur. Düzenli spor yapmak, fazla kilo olmaması ve fazla giyinmemek gerekir. Çok giyinen, hareketsiz insanların üşümesinin önüne geçilemez. Genel dolaşımı bozduğu için sigara içimi de, bu durumu olumsuz etkilemektedir.
http://hayat.sozcu.com.tr/bazi-kisiler-neden-cok-usur-43284/