9 Eylül 2016 Cuma

Yeni Yaş Acaba Yeni Bir Ben


Evet, resmen aylardır ortalarda yokum (sadece blogda) ve bu süre zarfında olanları nasıl maddelere sığdırıp anlatacağımı bilemiyorum ! 
işim çok zor ve kaç sayfa/satır sürecek bilemediğimden işiniz çok zor :)
Çünkü en sonki yazımdan hemen sonra bir yaşıma daha girdim ve yeni farkındalıklarımın tadını çıkartıyorum şu sıralarda :) Sonrasındaki yaşananlar ve önceki analizleri vakti zamanında paylaşsaydım belki daha bir tavsiye/kişisel gelişim yazısı tadında olabilirdi lakin ben şuan günlüğüme içimi dökerken tecrübe edindiğim duygularımdan bahsetmiş olacağım. Yani olaylar bütünü, resmin büyük kısmı... Ayrıntı insanıyım aslında ben. Yola çıkarken de, olaylar biterken de vardığım yeri değil geçtiğim yolları düşünür, kafayı takar veya keyif alacağım konuları hep bu aralardan seçerim. Sonuç insanı değilim vallahi süreç insanıyım vesselam. Kişilik envanteri veya işyerinde yapılan diğer testlerde de hep böyle çıkardı sonuçlarım. O nedenledir ki şimdi size bahsedeceğim maddeler şuanki hislerim ile ozaman ki yolculuğumdan ibaret olacak. Sıkı takipçilerim var biliyorum, yaslansınlar arkalarına ve ne yollardan geçmişim bilsinler ufaktan ufaktan...
*Öncelikle uzunca bir süredir çalışmıyorum, tamamen kendi isteğimle ve meslek değiştirme düşüncemle gelişen bir süreçti. Mevsimlerden artık yaz idi, tatiller peşi sıra geliyor idi :) İlk olarak nisan sonu Alaçatı ile başlayan güneş ışığından faydalanma operasyonlarım sırasıyla, Hıdırellez (bahar bayramı) için Edirne, ailem ve kuzenimle harika su sporları deneyimi ile Marmaris'te, çok sevdiğim arkadaşlarımla Maroon 5 konseri için mükemmel bir ortam ve 7 yıldızlı otelde geçen günlerim için Antalya'da, çok istediğim Karadeniz ve Gürcistan  turunun iptali nedeniyle kalabalık bir ekibin Bodrum'a geçişiyle, en sevdiğim adaları barındıran Yunanistan'a gemi turuyla ve sonrasında Bodrum'a tekrar kaçışımla devam etti. Şuan benden nefret ediyorsunuz duyabiliyorum çünkü bu tatiller peşpeşe ve aslında hiç planlanmadan geldi. Zaten planlasaydım kesin olamazdı... Hem çalışmıyor hem de sürekli geziyor diye merak edenlere de küçük bir hatırlatma, zaten çoğu tatilimde yanımda ailem oldu. Hayatımı destekleyen başka biri olmadı yani... Henüz evlenmedim ve erkek arkadaşım varken tatile çıksam da asla ama asla paramı ödetmem bu konuda çok net ve hassasımdır. Kendileri de bu huyumu pek severlerdi zira !!! 
Neyse konumuz şuan başka olduğu üzere diğer maddeye saklıyorum bu özel mevzuları :)
*Bu tatil aralarında zaten çoktan 25 senedir yazlığımız olan Çınarcık'a geçmiştik. Ben yinede haftada bir kere mutlaka İstanbul'a döndüm, bazen deniz turlarımıza oradaki arkadaşlarımla devam ettik. Çalışmayan kişi bir ben olduğum için herkesin isteğine mümkün olduğu kadar çok ve rahatlıkla uyabildim. Zaten seviyor ve özlüyorsan koşa koşa gidiyorsun dostlarının yanlarına, öyle değil mi ey takipçi !
*İşgörüşmelerine başlamak ve kaldığım yerden devam etmek için karar aldığımda ise canım ülkemin başına çok enterasan bir olay geldi. Tabi ki bölünmeyecektik ve tabi ki Türk halkını hala tanımayanların oyununa gelmeyecektik. Ohal (Olağanüstü hal) ilan edilen ülkemde işler iyice karıştı ve şirketler, iş dünyası ve devlet işlerine karışan bazı isimler darmaduman olma yoluna girdi. Beni sürekli arayıp iş teklif eden insan kaynakları& danışmanlık firmaları bile susar oldu. Hal böyleyken de ben tatile zorunlu olarak biraz daha devam etmiş oldum. Şuan sonbahara giriş yaptık, bayram arifesindeyiz ve inşallah yaz sezonu benim için tamamen kapanınca içime sinen bir iş bulup kariyerime yön vereceğim. Belki mesleğimde değişiklik olmayacak lakin kafam ve hayata bakışım inanılmaz değişti. Bu da bana daha pozitif bir çalışan olma imkanı sağlayacak, kendime inanıyorum. Şimdiden hayırlı kışlar, bol maaşlar herkeslere de bana da :)
*Gelelim merak edilen aşk-meşk konularına...
Sosyal medyada hergün ama hergün düzenli olarak resim paylaşan, snap/ tweet atan ben, özel hayatımı paylaşmayı sevmiyorum artık. Hem 'yeni bir insan girince hayatıma geri kalan 500 kişiye pat diye nasıl tanıştırayım onu' düşüncesi, hem de vakti zamanında milletin gözü kaldığı üzere nazarlardan tepetaklak olmam sebebiyle artık sadece en yakınlarıma detaylarıyla anlatıyor fakat resimlerimizi saçmıyorum piyasaya. He diyeceksiniz ki, okadar ciddi ne oldu hayatında da yayınlamadın? vallahi kafam hazır olsa onu da yapardım deliyim çünkü ben :) Birşey ya vardır ya yoktur felsefesine inanır ve öyle yaşarım, yani hayatımda biri ya vardır ya yoktur, net insanımdır, varsayım sevmem, takılmayla pek uğraşamam ben :)
Günümüz ilişkileri bana göre değil, kimin ne olduğunu asla bilemiyorsunuz ve sonunda gördükleriniz, bildiklerinizle şoka giriyorsunuz ve aptal beraberliklere karşı akıllı yalnızlıkların insanı olmak istiyorsunuz malesef ve siz de öyle olun artık lütfen !!! Hayat zaten yeteri kadar zor ve saçma, birde elin adamı/kadını mutsuz etmek için girmesin o kişisel dünyanızın içine...

Şuan kimse yok, hatta kısmet işleri bu işler lakin bir müddet gereksiz gelebilir ''yeni çıktım maratondan, terliyim canım hiç öpmiiiiiim' modundayım yani anlayacağınız :)))
*Hayatın zor yanlarından hiç bahsetmiyorum farkındaysanız çünkü herkesi etkiliyor terör olayları, maddi sıkıntılar ve umutsuz vakalar. Yapı olarak eskiden ne kadar pesimist isem şu yaşlarda daha bir optimist oldum sanki ben. Zaten kaderci yapım sayesinde atlatabiliyorum birçok kötü düşünceyi. Beni mi buldu bukadar saçmalık desem de geçeceğine inanıp negatif insanları hergün birer birer çıkardım hayatımdan hiç pişmanlık da duymuyorum, yalan yok. Sosyal medyada ne kadar aktif isem, listeyi de bir okadar dar tutuyorum şahsen artık. Zaten reklama ihtiyacım yok, çevremin de zaten genişlik olarak maşallahı var, herkesi tutsam O takipçiler adamı yer bitirir ki o gözleriyle !!!
*Tüm bu tatil zamanları için yollara düştüğüm anların dışında kombine yenilendi, maçlara gidildi, alışverişler yapıldı, hediyeler alındı-verildi,  düğünler-dernekler ve yeni doğanların mevlütlerine icabet edildi. Aktif olarak spor yapamadım ama sürekli müzik eşliğinde yürüdüm ve yüzdüm yazlıkta. Çok hastalandım (alerjim tuttu, uzun sürdü, ne alakaysa) çok içtim ve çok dans ettim en sevdiklerimle. Hatta bu sefer kezban olacağım diye söz verdim, zorladım kendimi ve sevgilimin gözlerinin taa içine bakarak içtim, ne kadar hayatımda varolacağını ve değeceğini bile düşünmeden. Dost meclislerinde çok güzel sofralar kuruldu, keyifle rakılar yudumlandı ve iyiki varsınız denildi birkez, birkez daha. Çocukluğumdan gelen arkadaşlarım çok az fakat inanılmaz değerliler benim için. Özellikle kaybettiğim dostum ve anneannemden sonra ben eski ben olamadım hiç. İçimden onlarla birlikte birşeyler de koptu gitti açıkçası. Katılaştım bazı konularda inanılmaz derecede. Ayrılıklar hiç koyamamaya başladı tabir-i caizse.. Geçmişe bakmak ne kadar acıtsa da canımı yanımda olmayan ama yaşayan insanlara karşı çok güçlü olmaya başladım herşeyden önce. Ne kadar gereksiz buldum boşa akan göz yaşlarımı bir bilseniz... Anlık üzüntüler yerini 'bu da geçti gitti'lere bıraktı, malesef hissizleştim artık saçma sapan kişi ve olaylar silsilesine. Belki de ondandır gözümü kırpmadan listemi azaltmam. Az eşya az insan çok huzur felsefesini iyiden iyiye benimsiyorum galiba ! 
Yaşımla ilgili bazen çok konuşuyorum ve etrafımdaki kişilerde sendrom intibası bırakıyorum sanırım ama aslında demek istiyorum ki cümle aralarımda '2 günde gelmedim ben bugünlere, evet belki çok rahat bir hayat sürdüm, sürüyorum da çok şükür fakat zorluklar ve mücadeleler bende de var. Kötü insanların hedefi oldum, birileri hala yolumu kapatıyor kendince. Zamanını beklerken benim zamanım geçiyor farkındayım. Sadece çok okuyorum ve çok geziyorum. Atlatmam kolay oluyor o eşiği bu nedenle. Dua ediyorum, yaradana ve mucizelerine, herşeyin aynı şekilde kalmayacağına, sıkıntıların da biteceğine inanıyorum, rahatlatıyorum kendimi. Zaten benim kafam birşeye takıldıysa asla benden başka kimse kurtaramaz beni o karışıklıktan. Elbette ki yardımcı olur, yol gösterir veya anlık olarak eğlendirip unutturabilir ama o sıkıntılardan sizi ancak kendiniz, iç sesiniz kurtarabilir. Nasıl ki aynı sıkıntılara kendi kendinize girdiyseniz ve içinde kördüğüm olduysanız, yine siz çıkmayı başaracaksınız.  
Malesef başka bir yol yok, sürekli mucize olduğu falan da yok. Elinden gelenin en iyisini yapıp bırakacaksın kendini hayatın kollarına. Daha iyisini yapana kadar da en iyisi o olacak işte. 
İş hayatımda da özel hayatımda da hep bunu denedim aslında. Yapabildiğim kadarını yaptım.
Olmuyorsa karşımdakinden destek aldım, sordum hep kendimi denedim değişik yollarda. Hayatım boyunca da yaptıklarımdan ve yaşadıklarımdan pişman olmadım. Söylediklerimden, söyleyemediklerimden ve verdiğim gereksiz değerden bazen oluyor gibi hissediyorum ama keşke demek yok lügatımda o sebeple ne geliyorsa aynı şekilde geçiyor da insanoğlu, pişman olmak için yaşamıyoruz en nihayetinde. canımızı acıtsalar da, çok da şey yapmamak lazım yani :) 
Önümüzdeki günlerde bayram tatili yapmak için yola çıkacaksınız, belki son anda bir kararla bende uzaklaşacağım buralardan..  En güzel şekilde geçirin o günlerinizi. Anı yaşayın geçmişi bırakın, bayramlık ağzınızı kapatıp iç dünyanıza, ailenize ve sevdiklerinize yönelin derim ben. En güzel anılar sevdiklerimiz yanımızdayken geçirilen zamanlarımızdan oluşuyor ve eksik de olsak neşeli anların tadı damağımızda kalıyor şu garip hayatta. 
Hayatın tadını çıkarmaya bakalım ve gelecek olan zor günlere karşı stok yapalım. Temiz tuttuğumuz kalbimizin ekmeğini yiyelim ve diğerlerine iyi bakalım. Sonra anlatırsınız nasılsa ne gibi yenilik ve güzellikler geldi diye hayatınıza :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder