14 Aralık 2022 Çarşamba

KoçÇçum Benim :)

Yaşam koçluğu, (life coaching) bir koçluk sanatı olup, insanların kendi kendilerini güçlendirmelerine yol açan beceriler ve tutumlar geliştirerek kişisel hedefleri tanımlamalarına ve elde etmelerine yardımcı olma sürecidir. Yaşam koçluğu, iş-yaşam dengesi ve kariyer değişikliği gibi konularla ilgilenir ve genellikle işyeri ortamı dışında gerçekleşir.

Yaşam koçu bireyin mevcut yaşamına odaklanmasına yardımcı olur, gerekli düzeltmeleri yapar ve kişisel ve profesyonel yaşamlarında olumlu hedefler gerçekleştirerek ilerlemelerine yardımcı olur. Kişinin yaşamında büyük bir geçiş aşamasından geçip geçmediği ya da sadece belirli bir hedefe ulaşmak için motivasyona ve cesaretlendirmeye ihtiyaç duyup duymadığı, bir yaşam koçu çok değerli bir profesyonel danışman olabilir. Müşterilerinin yaşamlarında olumlu değişiklikler keşfetmelerine ve başlatmalarına yardımcı olmak için gereken soruları, çerçeveyi, alıştırmaları ve hesap verebilirliği sağlar. Yaşam koçları, gayet sağlıklı düşünüp hareket edebilen bireyleri geliştirmeye yönelik adım atarlar. Hayatlarının her alanında “daha iyisini” isteyen bilinçli insan topluluğu ile yapmış olduğu ikili diyaloglar sonucu oluşmuş bir meslek dalıdır. Psikologlardan kendilerini ayıran en büyük farkta budur. [3] diyor. Wikipedia....

Bu sene içinde birde sertifikalı bir koç olmayı başardım. İleride bu mesleği yapmamam ve danışanlarıma şuanda ücretsiz seanslar vermemem için hiçbir negatif nedenim de yok çok şükür... Eee ozaman ben kendimi geliştirdiğim ve kişilerin potansiyelinin farkında olabilmesi için doğru adımlar izleyen bir koç olduğum sürece harika bir eğitim & belge almışım hissiyatımda uzunca bir süre kalabilirim. Alkışlar kendime geliyor öyleyse. Bazen düşünüyorum da ömür boyu öğrenme modeli, eğitimler, yarı yaşımıza kadar okullar,
teknoloji alanında sürekli bir şeyleri güncelleme ve yenileme isteği vs vs. Yap yap yap nereye kadar dimi ?! Karşında muhatap olduğun kişilerin çeşitliliği ve kapasitesi artık beni bile şaşırtıyor ki ben aşırı farklı çevreler ve kültürlerin  harmanlandığı bir kişiyimdir :) her tipten çevreden arkadaşı olmasıyla ünlüyümdür. Benim burada ne işim var diye şaşırdığım ortamların en ünlüsüyümdür :) 

Şimdi diyeceksiniz ki ne alakası var bunların eğitimle sertifikayla vs.. Yaşam koçluğu denilen meslek (Yaşam Koçluğu bir meslek midir? Evet. Koç (Seviye 6) Meslek Standardı 26.06.2013 tarihinde 28692 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe girmiştir) kişilerin içindeki potansiyeli ortaya çıkarmak, sorgulamadan ve tek taraflı yönlendirmeden, birey olmanın getirdiği sorumlulukla hareket etmesini sağlar. Yani terapide değil koçluk görüşmesinde olduğunuzun farkına vardığınız an kurban psikolojisinden kurtulup neler yapabileceğinize odaklanma biçimidir. Benim tabirim bu şekilde en azından :))) ki bu da gayet açık ve güzel bir neden koçluk almanız için… Aynı sonuçlardan bıkmış kişiler, kendini gerçekleştirmek ve yatırım yapmak isteyenler, bir şeyleri değiştirmek isteyen, ancak değiştirecekleri şeyi bulamayanlar, duygularına hakim olmak ve potansiyelinin farkına varmak isteyen kişilerin tercihi hep bu yöndedir.

Yaşam koçu olabilmek için bu alanda düzenlenen eğitim programlarına katılmak gerekir. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik ya da Psikoloji bölümlerinden mezun olan kişiler de yaşam koçu olarak görev yapabilir. Ancak genellikle Yaşam Koçluğu Eğitimi Sertifika programlarına katılarak yaşam koçu olunmaktadır. Danışanlarla beraber pekiştirilen bir meslek tecrübeyle sabit ilerleyecektir ki hiç şüphem yok bundan. Lakin işin PR kısmı veya ofis ortamında çalışılması fikri beni biraz gersede ileriki yıllarda çok geçerli bir meslek olacak nasıl ki pandemiden sonra psikolog ve diyetisyen desteğinin zaruri bir ihtiyaç olması gibi. Kişilerin başarı durumu ise malum hem referansları hem de danışan üzerindeki ilerleme durumundan belli olacak. Çünkü yaşam koçu; İşinden başını kaldıramamaktan, yakınlarına ve kendine vakit ayıramamaktan yakınan ya da hayatta ne yapmak ve ne olmak istedikleri konusunda belirsizlik yaşayan kişilerin yaşamlarını dengeleyen ve yaşamlarına anlam kazandıran kişidir. Kişinin geri bildirimi ve somut örnekleri sizin için yeterli ve etkin bir başarı performansıdır. Kişilerin potansiyeli sizin doğru biçimde soracağınız sorularda daha önemlisi kendilerine soracakları ve kendi kendilerine verecekleri cevaplar sayesinde ortaya çıkacaktır. güçlü sorular vardır mesela metodlarımızda, çalışma dokümanlarımızdaki örneklerde ve kendimizde farkettiğimiz olgularda. ben şimdi konuyu burada bitirirken en sevdiğim 3 soruyu buraya bırakıyorum ve bir dahaki görüşmemiz kadar cevaplamanızı rica ediyorum. Öyleyse her zaman söylediğim gibi hoş bakın, hoşça kalın sevgili dostlar.. 
  1. Doğru olduğuna inandığınız ve uğruna savaşacağınız şeyleri yapacağınız gün ne zaman gelecek?
  2. Eğer hatalarınızdan ders alıyorsanız, neden hata yapmaktan korkuyorsunuz?
  3. Eğer kimsenin sizi yargılamayacağından emin olsaydınız, neyi farklı yapardınız?

13 Aralık 2022 Salı

Yıl Kapanışı :)

 Global şirketlerde değil yalnızca, paranın olduğu her yerde yıl kapanışları olur (dönem devir) ve çok uzun sancılı uğraştırıcı zamanlar olabilir. Koca bir yılın planlaması ne ise kapanışı da odur bence... Şimdi döndüm tüm 2022 yılına baktım da, kapanışı toplamda 2-3 blog yazısıyla bitiriyorum şimdi. Muhtemelen bir sonraki yazım 2023 yılında olacak veya hiç olamayacak :) Zaman gösterecek onu...

 So, we will see ;)

Yılın ilk yarısı ile son yarısı bariz farklılıklar oldu mesela benim hayatımda. Yani Q2  farklı gündemle kapandı, şimdi farklı ortam insanlar ve planlarla devam ediyor. İş değişikliği yapmam sebebiyle bölge bir nebze değişti, kültür değişti saatler değişti, kışa geçmekle birlikte aşırı hareketli günler geçti daha sakin ama karmaşık gündemler geliverdi.Zaten pandemiden sonraki süreçte normal hayatımıza ne kadar çabuk geçiş yaptığımızı düşünsekte maskeleri çıkarmamızın haricinde pek birşey geride kalmadı. İnanılmaz seyirde artan enflasyon oranlarında insanlar evde kalmaya devam ediyor, aşı olanlar-olmayanlar mutasyona uğramış virüsü yaymaya devam ediyor, daha güçlü grip vakaları baş göstermeye devam ediyor, Ülke gündemi her gün değişen haber ve skandallarla çalkalanmaya devam ediyor diyebiliriz...
Nedense 2012 yılında böyle bi çalkalandığımızı hatırlıyorum, ölümler değişimler birleşmeler-ayrılıklar doğa olayları vs derken benim hayatım epey bir etkilenmişti, googlada aratırsanız da insanlık tarihinin en ünlü yılı olarak kayıtlara geçmiş, içeriğine değişik haber kaynaklarından bakarsanız sizler de hatırlayacaksınız. Benim 2020-2021 yılım daha sıkıntılı düşük motivasyon ve umutsuz geçmesine rağmen aynı sansasyonel yılı bu sene de hissediyorum. Dünya ve ülkemiz garip değişimler içerisinde ve pek de iyi bir yere gitmiyor gibi. Neyse umutsuzluğa kapılmanın olaylara pesimist bakış açısıyla yaklaşmanın da alemi yok. Kendimizi dik tutmamız lazım, yıpranmanız sadece düşmanın işine yarar:) Yaşayacağız deneyeceğiz ve göreceğiz. Tekrar ediyorum ki ; we will see...

Teknoloji çağı, yapay zeka, robotik kodlar, arttırılmış gerçeklik vs.. Millet aya daha iyi ve hızlı gidiyor derken bir de bizim takılı kaldığımız uğraştığımız konular, kişileri ikna etmeye çalıştığımız olgular var tabi onlardan hiç bahsetmeyeceğim. Yıl olmuş bilmem kaç hala nelerle uğraşıyoruz cümlesi bendeki yerini hala koruyor mesela ... Çok spesifik olaylardan örnek vermeme gerek yok sevgili okuyucu/ takipçi biliyorsunuz siz neyden bahsettiğimi nelere üzülüp nelerle boğuştuğumuzu..
Cehalet çağımızın vebası sanırım, sosyal medyada gördüğü her şeyi gerçek zanneden, başkasının hayatı ve doğrularıyla gerçekliğini kuran ve maalesef diplomalı cahillerin türediği bir nesille yaşamaya çalışıyoruz en üzücüsü bu geliyor bir de bana.. Okul bitiriyor fakat araştırma sorgulama üretme becerisinden yoksun bir nesil geliyor.. Lütfen bana çok zeki ama onlar demeyin.. Kullanmadıktan sonra beynin de bir anlamı yok.. Pratik olmak başka şey, karşıdakiyle kendini kıyaslayıp mükemmel olduğuna inanmak ve fark yaratacak hiçbir şey bulmadan vasat biçimde yaşamak bambaşka şeyler.. Kızmayın ama ben şuan 18-29 arasında tam olarak bu anlattıklarımı görüyorum ve çok üzülüyorum. İmkanları dahilinde kendini geliştirenlere laf yok. Saygı ve sevgiyi tümünü hakkediyorlar lakin TV'den gördüğü hayatları iyi-kötü yaşamadan bana savunan, denemeyen, çabalamayan ve elde edemeyince karalayan bir yeni nesille pek anlaşabileceğimi ve normalleştirebileceğimi sanmıyorum. Evlenip çoluk çocuğa karışabileceğimi ve uğraşabileceğimi de sanmıyorum mesela :))) Tahammülsüzlük seviyem gittikçe düşüyor. Ya yaş, ya da yaşayıştan bilemiyorum. Kalitesiz bir çağa girmek beni çok üzüyor velhasıl kelam...
Neyse ben maddi manevi yıl kapanışımı yaparken kendimle ilgili neler yapmıştım tüm yıla diye hızlıca bir göz attım.. Nerelere gittim ne aktivitelerde ve eğitimlerde bulundum hangi kitapları okudum, hangi sinema-tiyatro  oyunlarını izledim diye kendinizi ufak bir check ederseniz yaşadıklarınınız ve geçirdiğiniz zamanlar daha anlamlı, daha dolu, daha yaşanabilir bir hal alıyor. Deneyin göreceksiniz. üzüntüleriniz sıkıntılarınızın üzerinden geçerken de tekrarlamamasına dikkat edin. Zira üstümüze yapışıp kalması sağlıksız bir ortam beyin ve vücut meydana getirebilir.. Aman diyim !!!
*2 sene aradan sonra Amerika maceram San Diego yani  2.hayatıma uçabildim. Tüm aşılarım tamamlandıktan ve her şeyden emin olduktan sonraydı. Gerçi olmasa ne yazardı ben yine de gitmeyi kafaya koyduktan sonra :) Gidişimdeki uçuşlar tam saatinde sorunsuz ve hava şartları dolayısıyla her sefer iptal edilmişken benim Los Angeles uçuşum direk ve vaktinde gerçekleşti. Hava birden yaza geçti benim ruhumda ve beynimde yaşıyorum hissi oluşuverdi. İstanbul'da kar fırtınası bekleniyordu, ocak ayının son haftası ben kar-kış görmeyeyim diye koşarak ülkeden  uzaklaşırken bağlantılı uçuşum ile San Diego'ya yani 26 dereceye ulaşmayı başarmıştım. Hava -ortam- insanların ruh hali pandemi sonrası bile o kadar mükemmeldi ki ancak rüyada olabilirdim.  Gitmediğim ve özlediğim her zaman, rüyalarıma giren tek yer olma özelliğini halen taşıyor SD bu arada :))) 
2 hafta mükemmel terapi tatilimin sonunda ülkeye dönüşümde ne olduysa oldu ve 2.5 gün biraz havada biraz havaalanlarında yaşayarak kış mevsimine zorunlu giriş yapmış oldum. Amerika içinde sürekli uçarken ve beklerken buluyordum kendimi, pazar akşamı gelmem gereken yere salı günü inebildim ki 3 destinasyon sonrasında İstanbul'a inebilmemin umuduyla geçirdim o zor saatleri. Dünyanın en ünlü havayolu şirketinin telefonda değiştirdiğini söylediği biletimin yanması ve yeniden para vererek kendi imkanlarımla ülkeye döndüğümü de hiç unutmayacağım. Maddi -manevi hep zararsınız be kardeşim kendi halkınıza nedense !!! 
Neyse her zaman derim insan yollarda büyüyor ve olgunlaşıyor bence. Çıktığım her yolculuktan başka bir Burcu olarak döndüğüm doğru fakat tek başıma bu kadar yol çekmek ve her türlü beklenmeyen olayı anı olarak biriktirmek 2-3 yaş almama sebep olmuştur bir anda :)))) Çok gezen mi bilir çok okuyan mı deseler, yaşarken hepsini aynı anda yaşayan derim ben mesela...
*Geçen sene Ürdün'e gidip 18 gün kalmıştım yeni bir ülke olarak pasaportuma geçti. Yaşımla beraber girdiğim ülkelerle ünlüyken nedense son yıllarda aynı yerlere birden fazla gitmeye başladım. Hem yurtdışı hem yurtiçi böyle seyahatleri özler ve planlarken buldum kendimi. Defalarca Fransa, Yunanistan ve Amerika ziyaretlerim oluverdi. Bir ülkenin farklı şehir / bölgelerini görmekle  başladım mesela ilgi alanlarıma. Okuduğum kitaplar izlediğim filmlerde vesile oldu belki bu arzuya. Bodrum'u Alaçatı'yı Kıbrıs'ı her sene görmek isteği ve özlemi içerisindeydim mesela.  Alışkanlık mıdır rahatlık mı bilinmez lakin gerçekleşen seyahat eylemlerim beni hayatta tutmaya devam ediyordu kısacası... Ayvalık İzmir, İznik, Ayvalık, Bergama, Fethiye, Adrasan, Adana, Gaziantep, Uludağ, Likya bu seneye adını yazdırmış yerlerden şuan aklıma gelenler mesela... Çok şükür bin şükür diyerek her fırsatta yüzmeyi, yeni yerler keşfetmeyi başardım yeni yılda daha fazlasına niyet ediyorum. 
*Şimdiye kadar bulunduğum ülke ve şehirleri yazıyorum bazen kağıda, mutlu olurken bir yandan da henüz göremediklerim için hüzün doluyor içim. En son saydığıma göre 36 ülke, 140dan fazla şehirde kalmışlığım vardı. Tabii ki dolar ve euro 19tl lere dayanmamıştı o vakitlerde ve herkesle güzel hızlı planlarımız olabiliyordu. Pazartesi günü karar verip çarşamba Amerika'ya uçmuşluğum, 1 sene içinde 14 ülke gezmişliğim var benim mesela :) Ahh ah ne günlermişşş behhh !!! Devamını da yaşarız inşallah yepyeni yerler yepyeni insanlarla...Tatil kafasında yaşamak kadar güzel bişey yok bence şu hayatta :)
* Bu sene de toplamda 4 adet aşı oldum diye her yere rahatça gidip gelmelerim devam etti. Lakin mecburi nedenlerden dolayı evde otururken de online programlar, piyano dersleri (çocukluk hayalimi canlıya geçirdim ). Konserler gönüllü yardım aktiviteleri, Fenerbahçe organizasyonlarına da ayrıca devam ettim. Aktif ve düzenli olarak spor yapamasamda tüm spor aktivitelerine seyirci olarak katılmaya da devam ettim :) Kombine kongre yardımcı vs. taraftarı olarak renklerime tam destek hep destekte yine tam gaz ileri dedim :) Bazı alanlarda mutlu ve başarılı olurken bazı alanlarda mutsuzluğumuzla yine adımızı tarihe altın harflerle kazıyan kulübüme sonsuz teşekkürler bu nedenle :)
*Şampiyonluklar, dünyadaki savaşlar, yangınlar, deprem sel gibi  bilumum doğa olayları hem ülkemizi hem dünyayı sarsmaya devam etti. Tam unuttuk derken hatırlatan kişi ve kurumlarla gündemde kalmaya devam ettik mesela.
Dünya nüfusu 8 milyarı geçti ve insan yine her yeri kirletmeye mahvetmeye devam etmekteydi. Çevre kirliliğine küresel ısınmaya ve hepimizi ilgilendiren ortak konulara dikkat çekmek isteyenler yine bir avuç insan olarak tarihe geçti. 
Kıssadan hisse, diyeceğim şudur ki hayat zorlaşarak devam ediyor bu hepimiz adına görünen bir gerçek. eskiden biz büyüdük ve kirlendi dünya şarkısını dinlerken şimdi daha atarlı-giderli arabesk şarkılara yöneldi caaanım gençlik, canım güzelim ülke... Benimse dudaklarımda mırıldandığım tek şarkı var ''Sallan Sallan''....