11 Nisan 2014 Cuma

Ya-mır yavıyo :)

 Oh maşallah bugün hava yine mis :)

Evet şaka yapıyorum, çünkü sene boyunca yağmayan yağmurlar artık nisan mayıs haziranda, hemde haftasonlarına denk gelir biçimde yağar. Biz haftaiçi kapalı ofislerde gün yüzünü genelde görmeyiz (molalarımı hep bahçede kullanırım ben) haftasonu gelincede ağlamaya başlarız yine kapalı alanlara tıkılacağız diye. Güneş biraz ortaya çıksa hemen kısa kollu spor kıyafetlerimizle boş bulduğumuz her çime koşar, mangal partileri düzenler, deniz kenarlarında rakı kadehlerini kaldırırken resimler paylaşırız. Millet olarak bu hep böyledir. Kızsak bile kendimiz de elbette o yollardan geçeriz.
Ben hiç görmedim ki, yağmurda çamurda sevgilisiyle yürüyüşe çıkmış, hava kapkaranlık, içi kararmış olsada ve gerçek doğal haliyle, neşeli bir görüntüyle selfie paylaşanı ! Gerçi birçok poz yapmacık ama olsun yinede gözler yalan söylemez :)
Bu havalara bayılan yakın arkadaşlarım da var. Aman Allahım şimşek çaksın gök gürlesin bayılıyorlar. Saykoluk parayla değil ya kardeşim güneşli havalar benim diğerleri onların olsun yeterki gönüller bir olsun :)
Sevgilim yok, olsa yine sevmezdim karanlık havayı, çünkü ben duygulu adam severim romantik olacak diye gök gürlemesi, yağmur-çamur havasını bekleyecek adamı n'apim?
Arabaya atlayıp uzun yol gideyim desem malum İstnabul trafiği milim ilerlemez, İstanbul dışına çıksam tehlikeli diye herkes yavaş gider ben hız yapamam ve yine deliririm :)
Haftaiçi yeteri kadar dinleniyorum birde haftasonları evde film-battaniye-kahve moduna giremem sonrasında Allah muhafaza hiç çıkamam btün arkadaşlarımı eve, köşe koltuğa esir ederim.
Kapalı AVM kültüründen herzaman nefret ettim hem vakit hem nakit kaybı, enerji vereceğine daha çok alıyor vesselam.
Gece eğlenmeye çıksak ne giyiyoruz arabayı bu sefer ben kullanmam diye söylenirim bu ruh haliyle kesin, biliyorum ben kendimi...
 
Diyeceğim odur ki, yazdıklarım gibi birçok örnek vardır daha sizinde ortak fikriniz olan. En çok üzüldüğüm ise söylenip söylenip aynı şeyleri yapacağım bir haftasonunun daha gelmiş olması... Hepsinden az az yapar, içecekleri depolar, eve misafir çağırır, son anda da biyerlere kaçarım artık. Ama şuanda tek istediğim bol güneşli günler olsun. İsteyen ve hakeden herkes için :)
 
iyi haftasonları dilerim...

9 Nisan 2014 Çarşamba

Afiyet Ola

Dün gece dizi izlerken düşündüm uzun uzun, çok şükür dedim şükür doyduk herşeye !

İzlediğimiz tüm sahnelerde ajitasyona, aşk acılarına, kavuşamayan insanlara, yarım kalanların bulaştığı saçmalıklara, herkesin gözleri önünde kendini rezil etmeye meraklı olanlara, siyasetin/politikanın  gündemimizin tam orta yerine oturmasına, para-pul için yerin dibine girenlerin hırsına, spor müsabakalarında bile fair play ruhu hariç tüm illegal kuralları izlemeye, yasaklara, ağlamaya, yalana-dolana, ayıba hatta bunu normal sayıp seni/beni yargılayana çok doyduk elhamdülillah !

Dini sömürene, kendini bilmeden başkalarını kemirene, sustukça kendini haklı zannedip coştukça coşana hiç lafım yok zaten onları ben değil artık toprak bile kabul etmeyecek :)
Bir durup nefes al ey insanoğlu, ne ölüye ne diriye saygın kalmadı, bencilleştikçe yalnızlaşıyorsun, yalnızlaştıkça etrafındaki herkese zararlı ve bilinçsiz davranışlarla tepki veriyorsun.
Yani demiyorum ki evlen çoluk çocuğa karış kimseye bulaşma, erkekler ataerkil toplumlardaki gibi çalışsın çabalasın ailesini korusun, kadınlar hem evde hem dışarda başarılı birer birey olsun, desteklensin ve bi zahmet yarış atı gibi görülmesin.. Bu gibi isteklerimizi sadece dizilerde izleyebiliyoruz çünkü. Haftanın 2 günü takip ettiğim dizilerde bile bana fenalık geliyor o başrol oyuncuları seyirciyi ağlatmak için ya kastıkça kasıyor yada  özendirdikçe özendiriyorlar ihtişamlı aşklarla. Sonra vay efendim sağlıklı nesiller yetişmiyor. Sen bilincini baştan bi ver, eğitim öğrenimi tamamlat, sevgiye ve saygıya boğ çocuklarını, bak sonra sağlıklı nasıl olunuyor...

Doymak lazım diyorum velhasıl kelam, kötülüğe doyduğumuz gibi mutluluğa ve rahatlığa da doymak lazım. Başarıya, özgüvene hatta farkındalığa..Sonrasında da ise sadece afiyet ola !

7 Nisan 2014 Pazartesi

Sendrom out & Nuri Alço in

Bugünün anlamı, benim için yenilik, dinlendikten sonra sendromsuz başlayan bir pazartesi ve kalabalık ortamdaki başlangıçtı. Ama asıl bombamız bizim için bugün günlerden Nuri Alçoydu :)

Evet, evet yanlış hatırlamıyorsunuz...
Hani şu milletin gazozuna ilaç kattığı için genç kızlarımızin onun yüzünden gece yarılarına kadar sokakata kalamadigi, değil Türk erkekleriyle konuşmak milletler arası yolculuklarda bile hep öyle adamlara rastlarız korkusuyla yeni kimselerle tanışamaz hatta başkası birşey ısmarlamasın da bizde içmek zorunda kalmayalım diye köşe bucak kaçmamızı sağlayan erkek ikonu Nalço  :)
Çalıştığım şirketin yeni boy bir ürünü için reklam yıldızı oldu kendisi. Gazoz eski moda, artık soğuk çaylari içip kendi içinin yangınını söndürüyor bu sarışın, havali uzun adam. Belki genç kızlarımızın peşini bırakır umuduyla bizde kendi haline bırakıyor ve kahvaltımızda kendisine uzaktan eşlik ediyoruz :) Yani en azından ben öyle yaptım, hoş bana birşey yapmazdı muhtemelen başına bela almamak için ama yinede tedbiri elden bırakmamak lazım :)
işin esprisi bir yana, güzel başlangıçlarla pazartesi günlerine  adım atsak, keşke yöneticilerimiz hep renkli lansmanlarla çalışanlarının tümünü motive etse dediğinizi duyar gibiyim. Aslında bu olay günlük rutinimizde de beklediğimiz birşey. Sürekli renklenmek, heyecanlanmak, bize pozitif enerji veren insanlarla çalışmak hatta tanışmak peşindeyiz. Çünkü hayat zor, bazen sıkıcı, genelde de hızlı değişime ayak uydurmaya çalışırken yıkıcı.. 
Sorunlar yaşarken de daha fazla negatiflik kaldıramıyor insan doğal olarak. Mesela dün gece malubiyetle ayrıldığımız ezeli rekabetin maçını bile dile getirmek istemedim. Çünkü kendimi bu saatten sonra o moda hiç sokamayacağım bir gerçek. Zaten ülkece depresyondayız. Hayatta olmaz, olamaz dediğimiz herşey çok normalmiş gibi hayatımıza giriyor, bizi oyalıyor ve sonra geçip gidiyor. Aslında delip geçiyor da biz alışıyoruz demekki bir müddet sonra daha fazlasını görene kadar aldırmıyoruz...

Öyle yada böyle, bugün uzaktan gördüğümüz yeşilçamın en efendi! adamlarından biri, bizi çok mutlu etti. Eskiden kötüymüş artık iyi olmuştur belkide :)
Neyse efendim, diyeceğim odur ki, bahar geliyor neşeniz bol sağlığınız ve aklınız yerinde olsun. Sevinmek için de üzülmek için de benim gibi acele etmeyiniz...

Öyleyse mutlu ve huzurlu haftalarımız olsun...