12 Ağustos 2013 Pazartesi

Yönetim uyuma, uyuyana sahip çık !

Günaaaaaaydın tatilden dönen, ruhunu bedeniyle birleştirip İstanbula getiremeyen ve gözümün içine baka baka uyuyan insanoğlu :)

Bu pazartesi direk yazlıktan işyerime bağlandım ve erkenden işlerime başlayıp blogumu yazmak için biraz mola verdim.

Küçük bir gecikme yaşadım ama sorun olmadı günaaaaaaaaaaaaaaaydın diye uzatarak ofise girdim müdürlerimin direktörümün ve iş arkadaşlarımın önlerinden resmi geçit şeklinde süzülerek güne başladım. Henüz kimseyle sohbet etmedim ! Çünkü boğazım düğümlü sesim kısık :) yolda yediğim harika tost-ayran  sayesinde daha da huzurlu uyuduğum belli olmasın diye hareketli müziklerle sürekli kafa sallıyorum, Türk kahvemin kokusuyla kime fal baktırsam diye düşüncelere dalıyorum :)

4 günlük yazlık tatilimden sonra geri dönüş yaptığım hayatımdan şuan memnun değilim ama özlediğim şeyler de olmuş... Mesela evim, köşe koltuğum ve balkonumu özledim. Şirkette çay-kahve molalarında bahçedeki stand-up gösterilerimi özledim, bide kod adı  'tırtılımı' özledim :)

Sabahlara kadar aile ve arkadaş ortamında yeyip-içip-eğlenen birinin İstanbulun keşmekeşini özlemesine imkan vermiyorum zaten. Hayır gittiğim yerlerde sürekli dans etmek ve uykusuzluktan dinlenemediğim apaçık ortada ama eminim ki herkes için tatil anlayışı biraz da olsa yorularak enerjiyi üstümüzden atmak adına yapılan tatillerdir. Kimisi benim gibi uyumadan ve mideyi hiç boş bırakmadan kimisi  ise  spor-spa-wellnes ile sağlıklı beslenerek tatilin tadını çıkarır.

Şimdi ben bunları yazarken eminimki sakin duran herkes aynı konuları düşünüyor (özel bir sıkıntısı olmayan herkes)  Kimse kimseyi sıkboğaz etmiyor ve birbirlerinin yüzüne sanki 'uyandırmaya kıyamadım' dercesine bakıp geçip gidiyor :)
Amma velakin asıl soru şu ki: öğlen yemeğinden sonra herkesin ayılıp, koca bir haftaya giriş yaptığını anlamasıyla dananın kuyruğu kimbilir nasıl kopacak ? Mesela dün akşamki Kupa maçında Galatasaraya 1-0 yenilen Fenerbahçeyle ilgili en ufak bir yorum bile yapmayan halk birden nasıl ayılacak? Özellikle beni Aziz Yıldırım'ın kızı zanneden çevrem, mail ve tweetleriyle yavaş yavaş nasıl sinir etmeyi başaracak ? Yapılması gereken işler birden bire üstüste gelecek ve herkes aciliyeti hususunda desteğimi kimbilir nasıl rica edecek?  vs vs...
Sonunu düşünen kahraman olamazmış ama ben şuanki sakinliğimi fırtına öncesi sessizlik  gibi görüp değerlendirmede bulundum. İnşallah hepimizin haftası güzel sakin ve anlayışlı geçsin ve ben boşuna pesimist bir yaklaşım sergilemiş olayım. Para pul aşk meşk zaten daimi isteklerimiz olduğu için tekrarlamaya gerek duymuyorum.
Kafamdan geçen anılar ve şarkılarla işlerime dönüyorum. Sonra neler olduğunu zaten en ayrıntılısından yarın anlatırım...
 
Günler uzun,biz zaten hep netteyiz, iyi haftalar :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder