18 Mart 2016 Cuma

Hayat, deney gibi...

Ya aslında biriken ve farklı birçok başlık var ama bu konuyu yazmazsam çatlarım ! 

Benim bir huyum vardır, ki pek severim bu yönümü :) Mesela yeni birşey keşfedersem, kitap okur veya film izlerken içinde geçen herhangi bir kelime, kişi, mekan veya ülkeye takılırsam, daha film bitmeden onu araştırmaya başlarım. Sonra zihnimde bambaşka bir dünyaya açılır birkaç saat oralarda oyalanır, geri dönünce de kaldığım yerden okumaya izlemeye veya her ne yapıyorsam işte kaldığım yerden devam ederim. Ederim ama eski Burcik olarak değil, kafası dolmuş biri olarak bittabi... 
Kaç yüz tane blog yazım (içimi dökme günüm) oldu şurda bilemiyorum lakin hemen hemen hepsi bu şekilde takıldığım konulara yaptığım araştırmalar veya kafa yormalarım sonucunda, günü gününe yazılan yazılardı muhtemelen. Büyük çoğunluğu psikoloji üzerine yapılan araştırmalardı kesin. Ayrıca kimin psikolojisi olduğunun bir önemi de yok, ilgimi çekmesi kafi biraz araştırma yapmam için. Zaten artık hepimiz en ufak detayı bile merak edip (genelde kişiler hakkında) bir dedektif edasıyla sosyal medyadan ne araştırmalar ne araştırmalar yapmıyor muyuz kendi çapımızda :) Sizi gidi küçük stalkerlar sizi... Ben en azından okuyup yeni birşeyler öğrenmek için yapıyorum o araştırmaları... Kim kiminle nerde gibi sorulara yanıt bulmak için değil vallaaaa ;)
Neyse fazla uzatmadan bugün izlediğim bir film üzerinden yola çıkıp biraz gezineceğim, hadi şimdiden gazamız mübarek ola :)

Efendim, 1984'te hayatını kaybeden Yale Üniversitesinin ünlü Psikoloji Hocası, Stanley Milgram'ın hikayesinin anlatıldığı 'Experimenter' filminin baş kahramanı olan Milgram, insanların otoriteye boyun eğmelerini araştıran Milgram Deneyinin ve dünya üzerindeki her hangi iki insanın birbirine en fazla altı insan kadar uzak olduğunu anlatan Six Degrees of Separation yasasının sahibiymiş, yeni tanıştım bende kendisiyle ve kişinin davranışlarını belirleyen, karakteri değil; içinde bulunduğu durumdur." diyerek sosyal psikolojinin önde gelen isimleri arasında yer alan rahmetli bir büyüğümüzmüş, çok da doğru söylemiş insanoğlunun geneline bakılırsa...

Ben tabi akşam vakti köşesinde gayet sakin bir film izleyicisiyken, filmin ilk 30 dksında ''itaat'' sorunum olduğunu bildiğimden başladım araştırma yapmaya :) Önce kendimi ele aldım her zamanki gibi sonra da  -vay efendim nasıl karşı çıkmazlarla başladığım sorgulamalar silsilesi sonucunda, aslında bendekinin bir sorun olmadığını fakat sürü psikolojisine giren birçok insanın ne gibi saçmalıklar yapıp güzelim yaşamamızı yani dünyamızı berbat ettiğine takılmış olarak filme devam ettim :) Girdi bi kere o düşünce beynime öldürsen çıkmaz..! 
Şimdi diyeceksiniz ki, sen film izlerken bile aklında niye 40 değişik tilki geziyor 40ının da kuyrukları birbirine değmiyor arkadaş, manyak mısın? 
Yani manyak değilim ama ortalama bi insan da değilim şimdi yani kusuruma bakmayın! Bazen herşeye gülüp geçerken bazen fazla takılıyor demek insan birşeylere..Bu aralar çok sorgulama dönemine girdim gündemle birlikte çünkü..Herkes birşey anlatıyor ama benim ilgimi sadece ''ezildim, aldatıldım, kandırıldım, mecburdum, emindim, yanıldım'' kelimeleri ile savunmaları çekiyor dikkatimi ve hemen -niye, mecbur muydun ki ? sorusunu soruyorum karşımdakine. Demek birşeylere inanmıyor veya tatmin olmuyorum ki sorgulamaktan da alıkoyamıyorum kendimi. Tabi şimdi bu kadar psikopata bağlamış gibi uzun uzun düşündüğüme ve yazacağıma bakmayın, Allah'tan düşünüp-sorup-araştırıp cevapları buluyorum..Komik olan birşey varsa o da kesin yeni birşey öğrenince veya dikkatimi çektiği andaki kısım yani benim beynimdeki zilin çalma hızı ile bu konunun bilim dünyasında ve psikoloji eğitimi alanlar tarafından zaten biliniyor olması arasındaki uçurumdan duyduğum keyif :) Yani siz aynı anda kaç şeyi düşünüyorsunuz, ilgi duyuyorsunuz bilemiyorum tabi ama ben yine kendimle kafa bulurken eğleniyorum, ciddi konuları hiç bahsetmiyorum bile :)
Sadece, tecrübe ettiğim herşeyi genele yaymayı ve kritik yapmayı seviyorum diyelim , mesela şuan içinde bulunduğumuz kaos ortamı, gerginlikler, çoktan başlayan psikolojik savaşlar, hatta ve hatta günlük yaşamdaki kavgalar, iş hayatındaki temel prensipler, toplum düzeni, evlilik hayatı gibi temel başlıklar bile birbirine bağlı olarak çözülüp gidiyor aklımdan...
Filmde gördüğüm sahneye istinaden de, yanlış ve haksız bulduğum herhangi bir konuya karşı içimde beliren tepki verme isteği meğerse hemen hemen herkeste oluşuyor fakat baskıyla birlikte devam etme ve umursamamaya kadar gidebiliyormuş dedim  ve şaşırdım niyeyse kendi kendime. İş veya özel ilişkilerinde kaç kere karşılaştın bu tip insanlarla niye şaşırıyosun derseniz de cevabım şöyle olacak: Çünkü bende belirgin olarak ' yok kardeşim emirlerine itaat etmeye devam etmiyorum veya edeceksem bile buna kim karar veriyor, hoop n'oluyor, neye ve kime göre' gibi sorularla atarlanma, diretenin üslubuna göre tartışma ve genel olarak tatmin olmadığım bir cevap alıyorsam  asi tavırlar ile vazgeçme şeklinde cereyan ettiği üzere ilgi alanıma çabuk girdi bu konu :) 
Konumuza tekrar geri dönecek ve empati yapacak olursak, siz bu örneği sadece kendi üzerinizden ve en otorite gördüğünüz kişiler tarafından verilen emirleri baz alarak bir daha düşünün... Ben de biraz daha açıklama yaparak ilerliyim ve siz olsaydınız ne yapardınız diye filmi izlettirmeden direk sorabileyim hatta biraz daha sosyal mesajlarımla besliyim ki beyniniz tamamen yansın kül olsun :))) Psikoloji okuyan eşim-dostum-akraba takipçilerim de, ya tebrik etsin ya da direk küfretsin şu yazımdan sonra bana :)))

Milgram deneyi, insanların otorite sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine, kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaat etmeye ne ölçüde istekli olduklarını ölçme amacını güden deneyler dizisinin genel adıdır. 

Milgram ulaştığı sonuçları 1974 tarihli makalesi "İtaatin Tehlikeleri"nde (The Perils of Obedience) özetlemiş...
İtaatin hukuksal ve felsefesel açılardan devasa önemi bulunmaktadır, ancak bunlar çoğu insanın somut durumlarda nasıl davrandığı konusunda fazla bilgi vermez. Yale Üniversitesinde sıradan bir insanın sadece bir deney bilimcisinden aldığı emirle başka bir insana ne kadar acı çektireceğini ölçmek için basit bir deney düzenledim. Katılan deneklerin güçlü vicdani duyguları ile saf otoriteyi çeliştirdim, ve kurbanların acı dolu çığlıklarının eşliğinde genellikle otorite kazandı. Yetişkin insanların, bir erk(otorite) makamının komutası doğrultusunda her şeyi göze almakta gösterdikleri aşırı isteklilik, çalışmamızın acilen açıklama gerektiren en önemli bulgusudur.
Sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yoketme işleminin bir parçası olabilmekteler. Ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü demiş...
Gerçek deneylerden kesitler sunan filmde de insanlara bir deneyin içinde oldukları söylense bile kişiler sözlü veya topluma uymak için aldıkları emirler ile karşı tarafın canını acıttıklarını, yanlış cevabı seçtiklerini bile bile devam ediyorlardı. Kendi hür iradelerini kullanmak için ısrarcı olmayı bırakın, karşı taraftan gelmeyen bir etkiye bile bile tepki gösteriyorlardı. Sadist veya mağdur deneklerden de söz etmiyoruz bu arada...
Hadi diyelim ki ben asla ve kat'a kimseye zarar vermeyi düşünmeyen bir bireydim bugüne dek, fakat gözümün önünde aileme, sevdiklerime veya kasti olarak bana zarar veren birine yapabileceklerimi ben bile tahmin edemem şuan herhalde ! Bu arada öyle bir dünya da yok yani kimin damarına basarsanız basın karşılığını mutlaka günün birinde alırsınız ;) Eğer henüz almadıysanız da alacaksınız hiç sevinmeyin , yaptığım ettiğimin acısını çoktan çektim ben,  merak etme şekerim diyorsanız da, bu mesaj kaygılı satırları ciddiye almayınız :)))))
Gözümü kırpmadan merakla izlediğim sahnelerde, karşındaki kişiye elektirk şoku uyguladığını zanneden deneklere verilen komutlar sadece -Lütfen devam edin, deney için devam etmeniz gerekiyor, devam etmeniz kesinlikle çok önemli, başka seçeneğiniz yok, devam etmek "zorundasınız şeklindeydi ve malesef herkes sonuna kadar yani en yüksek voltajı verene kadar devam etti. Bir nevi karşısındakini öldürdü ve vicdan-inanç-benlik gibi kavramları sadece bu 4 basit komutla yok edebildi. Hem de ortada ne toplum düzenini bozma, ne etkiye tepki durumu ne de kasıtlı bir zarar görme durumu yokken.. Ben tabi şok :)
Milgram Deneyine başlarken de Psikolog Stanley abimiz 14 psikoloji yüksek lisans öğrencisiyle sonuçların ne olacağına yönelik bir anket yapmış ve kimse bu kadar ileri gidileceğini tahmin dahi edememiş, %1 ihtimalde bulunan sonuçlar %65 çıkmış. Sonraki senelerde tekrarlanmış, Avrupa'da tekrarlanmış hatta kadın erkek diye bakılmış sonuçlarda hiç azalma olmamış...Ülkelere veya eğitime göre değişkenlik gösterebilir mutlaka diye merak edecek olursak da Türkiye'deki insanlarda bu sonuç ne çıkardı düşünmek, dile getirmek  bile istemiyorum :( ay gülsem mi ağlasam mı bilemedim :)
Neyse kafamız yeteri kadar yandıysa ve bu kadar spoiler'dan sonra filmi izleyin veya konuyu aşağıdaki linkten detaylıca okuyun derim. Çok önceden bu konulara vakıf olanlar hemen -bu ne diyor yaaaa, nerden çıktı bu araştırmacı kendi çapında gazeteci tavırlar demesinler insanlık için faydalı bişeyler yapsın, yazılar yazsın veya beni şu kafayı yediğimiz, tehlikeden paranoyak olduğumuz, gidişata anlam veremediğim günlerde aydınlatıp sevaba girsinler :) Konu bazılarınızı tamamiyle sarmamış da olabilir, onlar da açıp tv'deki show programlarını izlesin, gazetelerde renkli magazin sayfalarına falan özensin az bilgi çok mutluluk formülüyle yaşayıp gitsinler..
Ben de şuan eğitimimi niye psikoloji üzerinden tamamlayamadım (yükseklisans-doktora) diye ahlanıp vahlanırken bir yandan da tüm dünyayı bir kenara koyup, başta kendi ülkemdeki insanların her geçen gün artarak nasıl saçmaladığını, verdikleri kararlar ile inançlarının nasıl çatıştığını, insanların tek yönlü, sınırlı veya bencilce düşünmelerine dayanamadığım zamanlarda ve geleceğim hakkındaki endişelerim adına sesli çıldırışlarımın aslında ne denli haklı olduğunu anlayan, sessiz ve derinden gitme hususunda aydınlanmış bir insan olarak hayatıma devam ediyim :) He bide, aklı sıra itaat ederken insanca yaşamı kaçıran herkese keyifli ve farkındalıklarla dolu bir hayat diliyim...
https://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder