13 Ocak 2016 Çarşamba

Ne var Neee York ?


Yeni yıla uzun bekleyişler, uzun uçuşlar ve mil mil yollardan geçerek geldim, evime döndüm, Yeni işimde, yeni insanlar ve en önemlisi de kendimle başbaşayım sevgili takipçi :) Bu nedenle öncelikle herkese mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yıl dileyerek başlıyorum yeni yılın ilk yazısına.. Sanırım 2013 yılında içimi dökmeye başlamışım buralara. Demek ki epey bir yol katetmişiz birlikte. Nice yıllara dileklerimle :)
Aralık ilk haftası uçtuğum Amerika yollarında gördüğüm karşılaştığım, alıştığım veya hala alışamadığım detayları anlatacağım tabiki de uzun uzun sizlere :) Bu kez Kaliforniya sahillerinden önce NewyYork ve NewJersey'i karıştırdım, ucundan azıcık... Karı-koca  arkadaşım olan çok tatlı genç bir çiftimizde, en güzelinden bir haftasonu ağırlanmam ile hızlandırılmış ve herzamankinden kalabalık geçen kış turumu da tamamlamış oldum.
Bu sene içinde ikinci kez uçtuğum yollar daha bir tanıdık geldi. NewYork'ta indiğim an beni karşılayan arkadaşımla bile sanki daha yeni görüşmüş hissiyle akşam yemeğine, en sevdiğim restaurant olan Cheescake Factory'e giderken meşhur 5. caddeden (fifth avenue) ve o yüksek ışıltılı binalarla kaplı sokaklardan geçtik. İlk kez uçakta uyuyarak ve bolca beslenerek yolculuk yaptığım üzere herhangi bir jetlag durumuna girmedim.(Ben öyle sanıyordum). Dolayısıyla bilincim gayet yerinde resimler çekip kesintisiz sohbet edebildim :)  Ertesi gün erken kalkacağımızı planlayarak normal bir saatte eve geçip duş-muş-çay-kahve faslından sonra nerdeyse gece yarısını bulan yatağa gitme faslım sabah 4'te uyanarak son buldu. Evet, sonrasında da tek başıma sabaha kadar oturarak, telefon elimde- gözlerim kör olana dek- maillere cevap, sosyal medyadan herkese like, aileme ayrıntılı olarak yolları anlatarak havayı aydınlattım. Uyumak çok güzel şey arkadaş, eğer aynı sorunu sizler de yaşıyorsanız çiğnemelik melatonin tavsiye ediyorum, Evde yolda, gereken heryerde uyursunuz belki..(gerçi bende hiç işe yaramadı) Ben de, sürekli tıkınırak ve kırmızı şarap içerek uyuyabildim en nihayetinde uçakta ve akşam yemeklerinden sonra :)
Neyse ki güzel bir kahvaltı sonrasında  kendimizi dışarıya attık..


Sokaklara geri dönecek olursak 5.cadde ile başlayalım...

5. Cadde, Washington Square Park ile başlıyor, şehir merkezinden geçiyor, Central Park'ın doğusundan Yukarı Doğu Yakası'na geçiyor ve Harlem Nehri boyunca devam ediyor. zaten bu saydığım yerleri neredeyse tüm Amerikan dizi/filmlerinde gördüğümüz üzere yabancılık çekmedim bile. Set olarak kullanılan bu caddeler bize yani ilk kez giden ziyaretçilerine çok aşina geliyor, Gereksiz bir kalabalık ve hava karardıktan sonra kapalı olan mağazalara girme istediğinin dışında can sıkan bir durum yok. Uzun süre yaşadığım biryer olsa belki gayet sıradan bile gelebilir çünkü İstanbul' un kalabalığından veya suç oranından nasıl ki güzelliğini herzaman hissedemiyorsak benim için New York da aynı klasmanda yer alabilir.Dünyanın en pahalı caddesi olarak bilinen cadde şüphesiz, NY, Manhattan'ın gözbebeği olan 5th ave'dur. Çünkü her ülkenin  en prestijli mağazaların bulunduğu bir alışveriş koridoru vardır ve hem turistik geziler hem de günlük yaşantıda paranız var ise en uğrak mekanlarınız burası olur ve tüm dünya markaları da bu caddelerde dükkan açarlar. genelde 5.caddeler Broadwayler böyledir. Bizde de Bağdat caddesi ve Nişantaşı Abdi İpekçi caddesinde olduğu gibi aslında. Burası da 2012’ye kadar "Dünya'nın en pahalı sokağı"ymış ve  Dünya için trend belirleyici bir mekan özelliğindeymiş. Bence hala öyle,.. Heryer gökdelen heryer ışıl ışıl mağazalardan oluşuyor fakat Hong Kong yani Çin şuan başı çekiyormuş. En pahalı ülke caddeleri sıralamasında bizim de ismimiz var elbette ki ama söylemeden edemeyecğim şey, her ülkede markalar aynı şahşaha ve ferah mekanlarıyla bana nedense hep aynı hissi veriyor.  Gittiğim ülkelerde çok değişik, aman aman birşey göremedim henüz. Caddeler çok geniş, mağazalar büyük ise alışveriş çılgınlığından ziyade görme, inceleme, durup biraz dinlenme ve ortamın tadını çıkarma hissi oluşabilir sadece.Birde vitrin süslemelerini izlersiniz falan filan.. Kasa sırası bekleyip dünya kadar para vereceksem ne anladım ben o işten ! 

Filmlere konu olan bir diğer ünlü caddeleri ise Time Square;1904 yılının yılbaşı akşamı, Times Meydanı'na ismini veren New York Times'ın meydandaki yeni binalarına taşınmasının havai fişeklerle kutlanmasıyla yeni bir gelenek başladı ve her yıl yılbaşı bu meydanda havai fişeklerle kutlanmaya başlandı. Bu gelenek hâlâ devam etmektedir. Her yıl meydanda oluşan binlerce kişilik kalabalık yeni yılı gösteren meşhur ışıklı topun inişini seyreder. Times Meydanı yoğun trafiğiyle ünlü olduğu gibi taksileriyle de ünlü bir meydandır. diyor sözlük anlamında. Evet kutlamalar için gayet uygun bir alan gibi gözükse de şuan resmen her türlü cins, yaş, tip, millet ve rengi barındıran, aşırı kalabalık ve aşırı hareketli olma özelliğinden asla tek bir kutlama, ses düzeni ya da toplantıya izin vermeyecek uzun bir sokak. Beklenenin tersine bide havanın inanılmaz derecede güzel olması herkesi sabaha kadar sokaklarda yürüyüş yapmaya neden olmuştu bile !! Tarih olarak da en kalabalık zamana denk geldiğim üzere yeni yıl coşkusuyla beraber insanlar normalden fazla heyecanlı görünüyordu ve ''iyiki buradayım'' ruh hali yüzlerinden okunuyordu. Bence biraz enterasan tabi, o kalabalıkta ne gördün ne yaşadın da ölesiye mutlusun ey insanoğlu... Olsa olsa Amerika rüyasını gerçekleştirmiş zavallı turistleri gözlemliyordum ben de bu sakinliğimle..
Akşam yemeğinden sonra ise ışık gösterileri, gösterişli yapılar ve kapalı olmasına rağmen o kocaman mağazalar bile daha güzel gelmeye başlıyor gözünüze. Kalabalığa ve şehrin kokusuna alışıp farklı bir ülkede olduğunuzu kabul etmeye başlıyorsunuz zannımca :) Yada dondurma yedikten, kahve içtikten, en birincil ihtiyaçlarınızı karşladıktan sonra sadece keyfini sürmeye başlıyorsunuz tatilinizin.. En azından benim bulunduğum yere entegre olmamı kolaylaştıran maddeler bunlar :) 
Soho diye ünlü bir yer daha var mesela. Burası da bizim Cihangir semtine benzetilen, alışveriş yapıp küçük cafelerde oturubileceğiniz cinsten samimi bir yer. Ama inanın ki entel-dantel diye tabir edilen sakin, hazımlı ve rahat tipleri göremiyorsunuz bile alışveriş ya da meraktan dükkanlara girip çıkan turist tipli, sıkıcı ve gereksiz telaşı olan kuru kalabalıktan. Ben kesinlikle yine kendi ülkemin eline su dökemezler diyerek farklı bir mekana geçiyor, parklarından bahsetmek istiyorum. İşte bu noktada en büyük eksikliğimiz olan,- nefes alabilecek, kitap okumak için tek başınıza gidilebilecek, çimlere yayılabilecek, güneşlenebilecek kadar anlayışlı (yani anlayıştan kastım eğitim seviyesi-modern yaşama geçiş-saygı ve sistemli insan ilişkilerine bağlı) şehir planlaması yoksunu olmamız hemen göze çarpıyor. Kıyas dahi yapamıyorsunuz çünkü istanbul'un göbeğinde ben bukadar büyük bir park hatırlamıyorum. İnsanların tertemiz yaşadığı bir alan var mıydı onu bile bilmiyorum açıkçası... Central Park'ta 120 farklı bitki türü, 26.000 den fazla ağaç, 25 kuş türü, 130 hayvan türü bulunmaktadır diye geçiyor Vikipedi'de vallahi. Keşke gözümle görüp kendim bizzat tanık olmadan söylüyor olsaydım, ansiklopedinin yalancısıyım derdim lakin gerçekten parklar park gibi sevgili takipçi. Londra'da ilk kez hissetmiştim bu kıyaslama duygusunu. Biz niye bulduğumuz her metrekare yeşil alanda sadece mangal yakmak istiyoruz da şöyle sessiz sedasız dinlenemiyoruz diye iç geçirmiştim... Neyse- belki birgün- bizde muasır medeniyetler seviyesine !! diyerek geçiyorum..

Müze, müzikal ve Özgürlük heykelini ve Empire State Building'i
 ,gezmek için yeterli zamanım olmadı malesef. Eminim, birdahaki sefere turistik bir seyahat ile gidebilirsem her köşesine girip çıkacağım bu şehrin, hemde çok eminim.

New Jersey'de kaldığım için diğer günümüzü orada geçirmek daha mantıklı ve dinlendirici oldu. Şehir planlaması ve nüfus olarak daha sakin ve yaşanılır biryer olma özelliği gösteren 
 hoboken gerçektenpek güzel.  Bikere şehrin ruhu var, kendine has bir düzeni var. Romantizm ile sakinlik bir arada gelip gidiyor sanki... New York'u karşıdan gördüğünüzde daha bi anlaşılır geliyor o gökdelenlerin siluetleri.. Filmlerde görünen, hani o kapılarına birkaç basamakla çıktığınız kiremit renkli ve sıralı binalar var ya, burdayken de bir film platosundaymışsınız da başrol oynuyorsunuz hissini veriyor size. Parkları, sokak üzerindeki özgün kafeleri ile sadece görmeye değil yaşamaya da değer kesinlikle. İsme tıkladığınıza direk görsellere götüren bir linke bağladım sizi, bir göz gezdirin derim :)
Amma ve lakin, gönlümün Oscar ödülü , en uzun süre durduğum ve her resmi defalarca incelediğim yer olma özelliği taşıyan, Brooklyn köprüsünü ve Özgürlük heykelini tamamen kapsayan alan ''Brooklyn Bridge Park''a gidiyor. Nefes almak, evlenme teklifi almak, peynir-şarap keyfi yapmak, iyi veya kötü bir haber almak gibi heyecanları tek başıma kaldırabileceğimi düşündüğüm ender yerler sıralamasına çoktan girdi bile burası benim için :)))  Mutlaka birgün geri dönmek umuduyla ayrıldığım, dinlendiğim ve çok eğlendiğim, tüm şehrin kalabalığına hakim olsanızda  kendi başınıza kalabileceğiniz biryer.. Veni-Vidi-Vici ;)Tabi ki yüzeysel olarak tarif ettiğim mekanları ve hisleri bir de burada yaşayan, çalışan ve okuyanlara sormak gerekir. Kimbilir aynı yerleri kaç değişik şekilde tasvir eder uzun süre yaşayanlar. Çünkü benim ilk bakışta ve ilk kalışta deneyimlediğim bazı maddeler yukarıdaki gibiydi. Az zaman-fazla detay olduğu  ve çok verimli vakit geçirdiğim anlaşıldığı üzere tur rehberim/ ev sahibi arkadaşıma da birkez daha teşekkür ediyorum buradan bu vesileyle. 
Hem merakla yazılarımı, sosyal medya hesaplarımı, hayatımı takip edip, hem de senin hislerin sana kalsın diyenler için ise aşağıda sözlük paragraflarını paylaştım herzamanki gibi. Keyifle okuyun yolu düşenler de bu noktalara mutlaka uğrasınlar diyorum efendim :) He, bide şarkı paylaşıyorum hadi yine iyisiniz :))
)
https://www.youtube.com/watch?v=d27gTrPPAyk

New York Amerika Birleşik Devletleri'nin en kalabalık şehri ve dünyanın en kalabalık metropolitan alanlarından New York metropolitan bölgesinin merkezidir. Şehir bir parçası olduğu New York Eyaleti ile karıştırıldığı için İngilizcede New York City(kısaca NYC) veya The City Of New York olarak da anılır. Şehir; ticaret, finans, medya, sanat, moda, araştırma, teknoloji, eğitim ve eğlence sektöründe önemli katkı yaptığından dolayı küresel kent olarak anılmaktadır. Önemli bir uluslararası diplomasi merkezi olan kent, Birleşmiş milletler genel merkezinede ev sahipliği yapmaktadır ve dünyanın kültür başkenti olarak tanımlanır.
Şehir, dünyanın en büyük doğal limanlarından birinin üstüne kurulmuştur. New York borough adı verilen ve her bir bölümün bir county olduğu 5 kısımdan oluşur. Bu 5 borough - the BronxBrooklynManhattanQueens ve Staten Island- 1898 yılında tek şehir olarak birleştirilmiştir.Özgürlük heykeliEmpire State BinasıCentral Park ve Times Meydanı, Modern Sanat Müzesi, Guggenheim Müzesi ve Modern Tarih Müzeleri şehrin ilgi çekici mekanlarıdır. Gökdelenleri, caddeleri, lokantaları, alışveriş merkezleri ve insanlarıyla, New York turistleri cezbetmektedir.https://tr.wikipedia.org/wiki/New_York

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder