19 Ocak 2016 Salı

Hamamcı Teyze

Bugün ancak uyanabildiğim yeni bir haftadan sevgilerle diyerek yazıma başlıyorum :)
Haftasonumu dinlenmeye ayırmıştım, dün yarısını yazdığım blogumu bugün yayınlayabildim. Fazla dinlenmiş olacağım ki, etkisi hala sürüyor.
Bir yengeç burcu kadını 3 gün evden çıkmasın sonra dışarıda bir hayat olduğunu bile unutur,hatta çoğu zaman ben bile öyle hissederim'' diye zaman zaman burdan da vurgularım. Yapıma çok uygun olmadığı için kendim dahil çevremdeki kimse sakinliğimi kabul etmek istemez. İstemez lakin yorulmuşum son zamanlarda a dostlar, dinlenirken yaptığım aktiviteler pek bir iyi geldi. Dinlenirken aktivite mi yapılır demeyin sakın, hiçbirşey yapmadan yatmak ya da geceden sabaha, sabahtan akşama kadar uyumak değil dinlemekten kastım.. Sadece daha sakin ve kaliteli zaman geçirmek, kendinizi rölantiye almak bazen umduğunuzdan çok daha fazla iyi geliyor kendinize. Yorgunluklarınızı gidermek için yaptığınız herşey dinlenmek olabiliyor bazen. Ya gece dışarı çıkıp dans edip sabahlara kadar içmezsin, ya da gündüz spor yapıp kitap okurken kendini dingin hissedersin. Ben hayatımı fazla dinamik ve kalabalık yaşadığım için çok nadir farkedebiliyorum bu durumu.
Neyse ki, cumartesi marinada aile yemekleri (en verimli ve kaliteli zaman dilimi) pazar ise anneme ''yok çok sıcak yok tansiyonum var diye söylene söylene  zorla hediye ettiğim, yukarda resmini paylaştığım ve tabi ki kendimi de faydalandırdığım kese+köpük+hamam sefası sonrasında yoğun pazartesi gününe ne ara başladım, bitti, yollarda uyudum, evde uyudum, kitap okudum, film izledim bilemiyorum ama hala kendime gelemedim. Yani aslında tam da istediğim yerdeyim, ruhumla birlikte ipek gibiyim :) Daha önce dışarıda kar yağarken gitmedim sanırım ki hiç farketmemişim bu rutinimin ne denli önemli olduğunu..
Ah şu tezcanlı, heyecanlı ve ilgi alanındaki herşeyi  tutkuyla yaşayan yapım... Evdeki banyonun değil hamamın keyfinden bile huzur duyuyorsun artık. Nasıl yoruluyorsan demek ki, bazen eğlenirken bile dinlenmenin peşine düşüyorsun vesselam...
Kelimelerin yerlerini değiştirin, muhtemelen sizde öyle bir etki bırakıyordur. ''Dinlenirken eğlenmek'' tabiriyle yani.. Benim ruhum ise eğlenirken dinlenmeyi seçiyor. Yapacak birşey yok, beni de Allah böyle yaratmış, inşallah bu doğal enerjim hiç bitmez [amin-amen-ameno]
Neyse hamam diyorum, yüzyıllardır süregelen bir alışkanlık, bizlere özgü güzel bir kültür, yabancıların ise büyük ve gösterişli olmasıyla ilk önce şaşırdığı sonra ise pek memnun kaldığı bir temizlenme alanı. Lakin turistik değil de düzenli olarak hamama gidenlerin bildiği bir gerçek var ise, susuz sabunsuz keselenmek ! Göbek taşı denilen hamamın ortasındaki büyük ve sıcak mermer taşın üzerinde güçlü kuvvetli bir ablanın (natır)  veya abinin (tellak) ruhunuz ile bedeninizi ayırması işlemi yani... Hergün yıkansanız dahi ölü derileriniz ile birlikte kabararak çıkan kirlerinizin sizi önce utandırıp sonra dünyanın en temiz, hafiflemiş ve pürüzsüz insanı yapması. Peeling denilen uygulama da ne ki? resmen çitilenme diye tabir edilen Türklere özgü yıkama biçimi bu :)) Ganj nehrinde yıkanan çamaşırlar bile elle biraz döndürülüyor, ayakla çiğneniyor, suların içinde gezdirilip durulanmış oluyor. Ya o abla/abi sizi nasıl yıkıyor dersiniz? gidin de bir görün derim...
Hafif bronz tenli olarak girdiğim beş yıldızlı spa merkezi hamamından saydam olarak çıktım yemin ediyorum. Keşke baştan ödeme yapmasaydım, çıkarken kimse farketmezdi nasılsa o duvarla bütünleştiğim beyaz renk ile beni :) Zaten beyaz tenliyim, hassasım, bide saunadan çıkmış direk biraz iricene olan ablanın ellerine bırakmışım kendimi, e söylenmeye hakkım yok artık kaderime razı olmalıyım diye uzandım göbek taşına... Sonrası ise malum, kese, köpük, masaj işlemiyle birlikte artık siz siz olmuyor, yepyeni bir kafa ile hamamdan uzaklaşıyorsunuz. Kan dolaşımının hızlanması mı, benim gibi biraz titiz insanların dip bucak temizlenmiş olmasıyla gelen rahatlama mı yoksa su ve sabunun zaten insan üzerinde bıraktığı psikolojik etki mi bilinmez amma ve lakin her seferinde aynı hisleri yaşatan hamama sevgi ve selamlarımı iletiyorum buradan :) Keşke herkesin yolu ayda bir kere bile olsa senden geçebilse, tanıdığım herkes kendini ilk fırsatta sana atabilse ey mermerleri benden beyaz kubbeli alan :)))

Bide eklemek istediğim küçücük ama etkisi büyük bir anektod:
Haftasonu gittiğimiz için herzamankinden biraz daha yoğun bir kullanım alanı ile karşılaştık. Rüyama girecekler diye bakamadığım O rahat  teyzelere seslenmek istiyorum ''çoluk, çocuk, birsürü turist geliyor o kurnaların başına. Yasakları çiğnemeyin teyzecim, peştamel güzel şey, renk renk kendi evimizden bile götürüp ufak bir defile yapmak varken, kolaya kaçmayalım, tasarruf etmeyelim, tüm gerçeği bütün açıklığı ile ortaya sermeyelim bir kez olsun Allah aşkına, bakın blogumu binler okuyor meraklandırmayalım insanları da lütfen :))) Şimdilik bu konuyu, başka yerlere çekmemek üzere burada kapatıyorum ama daha büyük ve kalabalık yerlerde durum inşallah daha normaldir diye umuyorum :)
 
Kendinize vereceğiniz en güzel hediyenin ruh-beden ve sosyal çevre temizliği olduğunu açıklayarak bu haftaya giriş yapıyorum. İstanbul'da ikamet edenler ise aşağıda verdiğim adreslere bir göz atsınlar. Tarihi hamamlarda eski türk filmlerinde olduğu gibi dolmalarla böğreklerle gün yapma, gelin hamamı için toplanma veya beylerin ölü derilerinden arınıp kilo vermek, domuz gribinden kurtulmak için bile gidebilecekleri güzel bir yer olma özellinden dolayı harika saatler geçirebilirsiniz. Sonrasında da inşallah etkisi uzun sürecek bir rahatlama, beyin ve vücud detoxu nedeniyle bana telepati yoluyla teşekkürlerinizi iletirsiniz. Sağlıkla veeee temiz kalmanız ricasıyla hoşçakalınız efendim :)

İstanbul'daki Ünlü Tarihi Türk Hamamları

  • Çemberlitaş Hamamı: 1584'te III. Murat'ın annesi Nurbanu Sultan tarafından Üsküdar'daki Atik Valide Sultan Külliyesi'ne gelir sağlamak amacıyla yaptırıldı. Mimar Sinan'ın eseri olan hamam, günümüzde çifte hamam olarak hizmet veriyor. Tel: 0 212 520 18 50 Web: www.cemberlitashamami.com.tr
  • Cağaloğlu Hamamı: 1741'de I. Mahmut tarafından Ayasofya Camii'ne gelir getirmesi amacıyla inşa ettirildi. Hamamın planlarını Başmimar Süleyman Ağa yaptı, ancak Abdullah Ağa tarafından bitirildi. Halen çifte hamam olarak hizmet veriyor. Tel: 0 212 522 24 24 Web: www.cagalogluhamami.com.tr
  • Süleymaniye Hamamı: Mimar Sinan'ın "kalfalık eserim" dediği Süleymaniye Camii ve külliyesiyle birlikte 1557'de yapıldı. Beyazıt'taki hamam 2001 yılında turistik amaçlı olarak çalışmaya başladı. Tel: 0 212 520 34 10 Web: www.suleymaniyehamami.com
  • Galatasaray Hamamı: Galatasaray Lisesi'ne temel oluşturan Galata Sarayı Ocağı İçoğlanları Kışla-Mektebi'nin yeniden inşası sırasında 1715'te yaptırıldı. Hamam'a 1965'te kadınlar kısmı eklendi. Tel: 0 212 252 42 42 Web: www.galatasarayhamami.com
  • Sultanahmet Hamamı: 17. yüzyılda inşa edilmiştir. Divanyolu Cad. Doktor Emin Paşa Sok. No 10 Sultanahmet-İSTANBUL / TURKEY Tel: 0 212 513 72 04 Web: www.sultanahmethamami.com
  • Büyük Hamam: 1533'te, hemen yanındaki cami ile beraber Mimar Sinan tarafından yapıldı. Kasımpaşa'daki hamam, günümüzde de çifte hamam olarak kullanılıyor. Tel: 0 212 253 42 29
  • Çinili Hamam: 1648 yılında Kösem Sultan tarafından yaptırılan Üsküdar'daki Çinili Hamam tarihi hamamlar içinde özgün yapısını koruyabilmiş, modernleşme adına tahrip edilmemiş ve gerçekten yıkanıp rahatlamak için gidebileceğiniz bir hamamdır. Adını külliyesinin bir parçası olarak yer aldığı Çinili Camii'nden almaktadır. Tel: 0216 553 15 93 (erkekler bölümü) 0216 334 97 10 (bayanlar bölümü)
  • Ağa Hamamı: I. Ahmet'in Kiler Ağası Malatyalı İsmail ağa tarafından 1610'da yapıldı. Çifte hamam olarak yaptırılan Üsküdar'daki Ağa Hamamı hala bu şekilde çalışıyor. Tel: 0 216 333 38 27

  • İstanbul Anadolu Yakasındaki Türk Hamamları ise:
     Çinili Hamam, Üsküdar Eski Hamam (Şifa Hamamı), Beylerbeyi Hamamı, Yalı Hamamı, Ağa Hamamı, Aziziye Hamamı, Küçükyalı Hamamı, Bostancı Hamamı...
  • Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder