15 Ocak 2015 Perşembe

Kayıp Kız

Dün bir film izledim, (Gone Girl) aman Allah'ım neler varmış bu hayatta dedim resmen bildiğim halde :))
Sinemada izlediğim film arşivimin yanı sıra sadece Amerika'daki öğrencilik zamanımda kulak dolgunluğum olsun diye hergün izlediğim filmlerle oluşturduğum bir altyapım var. Tüm arkadaşlarım bilir ki evde film izlemeyi hiç sevmem zaten beceremem. 30 kere durdururum, sesini duyamam, altyazısını göremem dizi izliyorsam da  reklamında mutfağa-banyoya gidip dönmeyi unuturum vs... 
Evde çok nadiren izlediğim filmlere de kendimi nasıl kaptırıyorsam artık nefes almadan o sahneleri izleyip ezberleyip bütün bilinçaltımı çıkarıyorum ortaya. Dün bir film izledim ki bugün araştırma konusu yaptım. 

Filmde bir kadının nelere yapabileceği ve normal görüntüsünün altında nasıl bir şizofren taşıdığını gösteriyordu. Bu durum erkekler için de geçerlidir tabiki ancak kadın zeka olarak erkeğe fark attı bu filmde. tabiki herkes okadar akıllıca yapmıyor kurgularını yada intikam/zarar verme çalışmalarını... Yaratıcı ruh hastalarına ihtiyacımız var günümüz dünyasında :))

Neyse başroldeki bu ablamız da sakin, anlayışlı güzelim kadın bir bakıyorsunuz ki boğaz kesen bir canavara dönüşüyor. Önceleri kocasının ilgisizliği ve düzenbazlığı yüzünden olayların o hale geldiğini  zannettiğiniz filmde sonra adama acır duruma geliyorsunuz. Şimdi sadece bir film dediğinizi duyar gibi olsamda günlük hayatımızda bu tarz ilişkilerin, kişilerin ve yaşamların olduğunu bilmeliyiz. Ben film üzerinden ve zarar verebilecek bir canlı üzerinden küçük örnekler verdim ancak bazı insanları özellikle incelemenizi ve samimiyetinizi ona göre belirli seviyelerde tutmanızı öneririm. Bu elbetteki evleneceğiniz insandan, çalıştığınız kişiler ve güvendiğiniz arkadaşlarınıza kadar bilmeden yargıladığınız yaşamlara kadar geniş bir çerçevede gidebilir.
Kendisine ait apayrı bir dünyada yaşayan, uydurduğu senaryolara inanan ve insanlar üzerinde uygulamaya inandırmaya çalışan insan sayısı fazlalaştıkça bende bu konuyu araştırmaya karar verdim. Nasıl korunur neler yapabiliriz bilemiyorum ama ben artık kimlerin bu rahatsızlığın pençesinde olduğunu anlayabiliyorum. Sanırım alışkanlık yapıyor bi müddet sonra görmezden gelmeye çalışıyorsunuz. Ancak çocuklarınızın başına gelebileceği yada çok sevdiği için kıskançlıktan sizi boğduğunu zannettiğinizin eş/sevgilinizin aslında hiç normal olmayabileceği düşüncesiyle araştırmanıza ve bilgilerinize sunuyorum. Allah korusun, şifasını versin herkesin görmezden gelinecek bir durum olmayabilir herzaman ve etrafındakilerin durumu bilerek yaşaması gerekir...
Şizofreni; düşünüş, duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi dünyasında yaşadığı, genellikle gençlik çağında başlayan bir ruhsal hastalıktır.
Şizofreni kelimesi, Yunanca ayrık veya bölünmüş anlamına gelen "şizo" ve akıl anlamına gelen "frenos"  sözcüklerinin birleşiminden gelir. Anlatılmak istenen kişinin iki kişilikli olması değil, aynı anda iki farklı gerçekliğe inanmasıdır. "Gerçek gerçeklik" normal, sıradan bir insanın algılamasına denk düşerken, "ikinci gerçeklik" sağlıklı bir insanın anlayamayacağı, çoğu kez belli bir sisteme dayalı bir gerçekliktir.
 Şizofrenik hastalar hastalık öncesi sessiz, arkadaşı az, yalnızlığı seven, tuhaf, güvensiz kişilerdir. Bu özellikler ayırıcı tanıda yardımcı olmaktadır. Aileler genelde çocuklarının hastalık başlamadan önce hep çalışan, sessiz, uyumlu, arkadaşsız olduklarını anlatırlar. Şayet hasta bu özelliklere uymuyorsa tanı için duygudurum bozuklukları gibi diğer hastalıklar düşünülmelidir. Şizofreni, daha önce de belirtildiği gibi, çoğunlukla 18-25 yaşlarında her çeşit psikolojik stresle başlayabilir. Kişinin benliğine darbeler, delikanlılık çağında dürtülerin aşırı şiddet kazanması, cinsel ya da saldırgan dürtülere karşı denetim zayıflığı gibi durumlara, psikozun başlamasından önce sık rastlanmaktadır
En sık görülen erken dönem şizofreni belirtileri şu şekildedir; 

  • Düşünce akışı ve içeriği ile ilişkili belirti ve bulgular: Şizofrenide düşünce içeriği ile ilişkili olarak ortaya çıkan belirtilerin en önemlisi hezeyanlardır. Hezeyanlar aksine kanıtlarla ve mantık yoluyla çürütülmesine rağmen kişinin inanmayı sürdürdüğü, kişinin kültürü, dini ve eğitimi ile ilişkili olarak normal kabul edilemeyecek türden yanlış inanışlardır. Şizofrenide ortaya çıkan hezeyanlar arasında referans (üzerine alınma), etkilenme, kıskançlık, perseküsyon (kişiye zarar verileceği), büyüklük, erotomani (başkalarının kendisine aşık olduğu), düşüncelerinin değiştirildiği, çalındığı veya yayınlandığı temalı olanlar sayılabilir. Düşüncenin oluşturulması ve akışındaki değişiklikler arasında düşüncelerde azalma, düşünce blokları (düşünce akışının aniden kesintiye uğraması), çağrışımlarda dağınıklık, konuşma yapısının tümüyle kaybolması gibi belirtiler bulunur.
  • Algı ile ilişkili belirti ve bulgular: Şizofrenide sıklıkla ortaya çıkan belirtiler arasında varsanı (halüsinasyon) ve yanılsama (illüzyon) sayılabilir. Şizofrenide halüsinasyonlar en sık işitsel olmakla birlikte beş duyunun da varsanısı olabilir. Şizofrenide, işitsel halüsinasyonlardan özellikle kişinin davranışları hakkında yorumlarda bulunan konuşmalar duyma ve iki kişinin yine hastanın davranışları hakkında konuştuğunu duyma şeklinde olanlar sıktır.
  • Duyguların deneyimlenmesi ve ifade edilmesi ile ilişkili belirti ve bulgular: Kişinin duygusal yaşantısındaki çeşitliliğin azalması olarak ifade edilebilecek affektif veya duygusal küntlük ve kişinin hezeyanlarla ilişkili bir duygudurum içinde olması şizofrenide görülebilecek duygusal değişiklikler arasında sayılabilir.
  • Bilişsel işlevlerle ilişkili belirti ve bulgular: Özellikle kronik gidişli hastalarda bilişsel işlevlerle ilgili bozulmalar, hastalığın ilk tanımlandığı yıllarda "dementia preacox" (erken bunama) ismi ile anılmasına sebep olacak kadar belirgin olabilir.


Sosyal hayattan, arkadaş çevresinden uzaklaşma 
Saldırgan davranışlar, sürekli şüphe duyma 
Kişisel hijyenin azalması 
Donuk bakışlar 
Sevinç veya üzüntü gibi duyguların ifade edilememesi 
Aşırı tepkiler vermek (aşırı gülme veya önemsiz bir olaya ağlama) 
Depresyon 
Fazla uyuma veya uykusuzluk 
Garip ve mantıksız açıklamalar, konuşmalar 
Unutkanlık, konsantrasyon eksikliği
Eleştiriye tahammülsüzlük 
Konuşmada veya seçilen kelimelerde farklılıklar
Şizofreni heterojen görünümlü bir hastalık olduğu için tipik bir genel görünüme sahip değildir; bazı hastalarda bazı belirtiler ortaya çıkarken, diğerlerinde başka belirtiler olabilir.
Hastaların çoğunda içgörü yoksunluğu da görülen belirtiler arasında yer alır. Kısıtlı anlamıyla içgörü kişinin içinde bulunduğu hastalık ve bunun belirtileri hakkında gerçekçi bir kavrayışa sahip olmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü'nün 1979'da yayınladığı verilere göre akut şizofrenide en sık görülen belirti içgörü yoksunluğudur. Bu durumdaki hastalar hasta olduklarını düşünmezler. Tedavide büyük handikapa yol açtığından, içgörü yoksunluğu büyük öneme sahiptir.
Hastalığın türü tedavisi şekli şemali elbetteki sayfalarca anlatılmış. daha fazlası ve çevrenizde şüphe duyduklarınız ile ilgili araştırmayı aşağıdaki linkten yapınız, sağlıkla kalınız efendim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder