6 Kasım 2014 Perşembe

Kahve yanına ne gitmez?

Gayet keyifli bir öğünün arkasından içilen Türk kahvesi candır.

Aslında bu bir tür alışkanlıktır  kimisi toplanıp dedikodu yapmak için kullanır bu güzel içeçceği fakat ben keyif için içiyorum. Mesela gayet geleneksel bir ortamın, eve gelen misafirin, çok yenilen yemeğin ardından o köpüklü Türk kahvesi benim için ''oh çok doydum şükür ki keyif için kahvemi de içebiliyorum niteliğindedir. Ancak şu masum içeceğin esir olduğu bir ortam vardır ki benim asla yapmam demek yerine yaptırmam ve o ortamda kahve içmek için bile bulunmam dediğim cinsten !

Evet, dedikodu olgusunu çok keyifli gibi algılatan bu kahve seanslarının yapılma amacı kısaca aşğıdaki gibiymiş. okuyun ve 40 yıl hatrı olsun şeklinde algılayın. Rica ediyorum şu dedikoduyu yapmayın, yaptırmayın :)

Aslında bunun tek cevabı insanın esiri olduğu ego imiş. Birine bir haber vermeden önce belli belirsiz bir tatmin ve heyecan hisseder, "Biliyor musun ne oldu?Bilmiyor musun? Ben anlatayım!" Bu kısacık anda karşıdaki insandan daha fazla şey bilmek insana kendini karşındakinden daha üstün hissettirirmiş. Bir çok insan dedikodu yapmayı bu yüzden sever, bunun haricinde dedikodu tam anlamıyla kötü niyetli eleştiri ve başkalarını yargılama amacı taşıdığından,dedikoduyu yapan kişinin hayali, ahlak üstünlüğü egosunu güçlendirirmiş.


Bakın dedikodu  hangi duygu ve düşünceler ile yapılıyormuş:

  • İntikam duygusu ile,
  • Dedikodusu yapılan kişiyi küçük düşürme psikolojisi ile,
  • Kıskançlık duygusu ile,
  • Dalga geçmek \ eğlenmek amaçlı ile,
  • Dedikodusu yapılan kişiden kendini üstün gösterme arzusu ile,
  • Cesaretsizlik ve öz güven eksikliğini kapatma güdüsü ile yapılan  sohbet görünümlü dedikodulara kanmayın diyor ve öyle ortamlarda da pek bulunmayın tavsiyesinde bulunuyorum...Kısacası hoşçakalın, hoşnut bırakın diyorum:))
  • Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder