14 Ekim 2014 Salı

Oda-Şuda-Budha

Din olgusu yaradan ile kul arasında, kişilerin başkalarına ıspatlamaya gerek duymadan yaşamları boyunca yerine getirmekle yükümlü olduğu kurallar bütünüdür. Bu nedenle hiçir zaman yazmaya yada insanlarla tartışmaya gerek duymadığım bir konudur. Özgürlüğünü kısıtlamadıkça kimsenin kimseyi yargılama hakkı yoktur ve bazı hassas konulara asla karışmaması gerekir.

Ancak seyahatlerim boyunca gezdiğim yerler(kilise,katedral,tapınak), öğrendiğim inanışlar ve konuştuğum kişilere bakarsak herkesin inanışı ve dini yaşayışı bambaşka şekilde yaşam buluyor. İlk kez gittiğim bir yerde bu olgu din değil de direk bir felsefe olarak karşıma çıkınca araştırıp yazmak istedim.

Zaten millet olarak en büyük sorunumuz, bilmediğimiz her konu hakkında ahkam kesmek,  insanların yüzlerine önyargılarımızla bakmak olduğundan daha da hızlı keserim iletişimi. Mesela ben bile Budha heykelerine tapan, tapınaklarda ömürleri boyunca günah çıkaran bir millet beklerken hiçbirşeye inanmayan ve felsefe olarak bazı kurallara göre kendi halinde pozitif yaşayan insanoğlu ile  karşılaştım :) Hatta izlediğim showlardan da anladığım kadarıyla cennet ile cehennem kavramlarının aynı olmasına çok şaşırdım. Etik davranış ilkelerini kendilerine baz almış bir milletten çok da zarar gelmez diye düşünüyorum şu enterasan günlerde...

Kendi inanışım doğrultusunda dini eğitimimi ilk olarak ailede, sonrada okulda olması gereken kadarı ile edindiğim bilgilerime daha sonra çok sayıda değişik ismin yorumlamasıyla kulaktan dolma bilgilerle değil bizzat kendim araştırarak tamamladım. İnanırsınız yada inanamazsınız asla bu konuyu yoruma açık görmüyorum ancak merak edenler için Budizm kısaca neymiş ve nasıl yaşanırmış okuyup öğrenmek için kıssadan hissesini aşağıda özetledim. Çok ta karmaşık bir yapılarının olmaması ve Sosyal ve ekonomik adaletin etiǧine inanarak  yaşamaları (adaletin olmadığı biryerde) beni açıkçası memnun bile etti diyebilirim pozitif insanların varlığıyla   :)
Budizmin, tek tanrılı dinler olan (Müslümanlık, Yahudilik ve Hristiyanlıktan) farkı
Budizm, teist, tek tanrıcı bir din deǧildir; fakat bu onun ateist bir din olduǧu anlamına da gelmez. Evet, Budizme gőre yaratan bir tanrı yoktur, fakat yaratılma düşüncesinden baǧımsız olarak, herşey birbirine baǧlı ve eşzamanlı olarak vardır.
Budizm genelde bir din olarak kabul edilir; ancak kimi zaman Budizm için “ruhani felsefe” tanımı da yapılmaktadır. Bunun nedeni Budizm’de mutlak bir yaratıcı tanrı fikri bulunmamasıdır. Buda’nın yaşadığı dönemlerden itibaren, bir yaratıcı kavramının bulunmayışı Budist düşüncenin ayırt edici özelliklerinden biri olagelmiştir. Budizmin yaklaşımı klinik ve sistematiktir; Dört Yüce Gerçek’te Buda ızdırap sorununu analiz etmiş, kökenindeki nedeni teşhis etmiş ve ızdırabı ortadan kaldıracak reçeteyi yazmıştır. Buda’nın öğretilerine göre, sekiz katlı asil yolu izleyen tüm duyarlı varlıklar, “bensizlik” (anatta) kavramının kavranması yoluyla cehaleti, dolayısıyla acıyı ortadan kaldırabilir. Bu nedenle, Budizm bir yaratıcı tanrı kavramına değil, ahlak, meditasyon ve bilgelik kavramlarına dayanmıştır. Bu açıdan Budizm, nihai bir benlik tanımlayan Hindu düşüncesiyle çelişir
Bir Budist rahip, bir keresinde hoca Zen Joshu Jushin’e (778-897) sordu:
“Ben kendim olarak neyim?”
Hoca Joshu ona sordu:
“Sabah lapasını yedin mi?”
“Evet, bitirdim.”
Bunun üzerine, Joshu ona şőyle dedi
“O zaman git tasını yıka.”
Türkiye’de, bildiǧim kadarıyla büyük bir budist topluluğu ya da bir tapınağı yok. Tek tek kişiler ya da küçük budist gruplar olabilir.
Budizmin dogmatik bir karakteri yoktur, zaten kendi inançları olanları dőnüştürmek amacı da taşımaz. Genel gőrünüş, bütün evren, bütün varlıklar, farklı ve çeşitli kültür ve inançlara saygı ile bütün bunların birbirlerine olan karşılıklı saygısıdır.
İçsel bir bakışı anlatan şu Zen őyküsü benim çok hoşuma gider: Bir őǧrenci, hocasına sorar: “Buda nerededir?” Hoca, bu soruya şőyle yanıt verir: “Buda nerede deǧildir ki?”
Eǧer yeni yemek yemiş birisine, yemek onerirseniz bunun anlamı yoktur. Budizm, kişiler tarafından ona ihtiyaç duyulduǧunda, arandıǧında ortaya çıkar.
Buda’nin işaret ettiǧi gibi, Yaşam Çemberi’nin tek çıkışı uyanış ve kişisel aydınlanmadır.
 
Buda öğretisindeki “Dört Yüce Gerçek”
1. Acı vardır
2. Acıların bir nedeni vardır
3. İstek ve arzular bırakılırsa acılar sona erdirilebilir. Barış ve huzura ulaşılabilir. (Nirvana)
4. Acıların sona erdirilmesinin yolu Sekiz Aşamalı Yüce Yol'dan geçer. (Orta yol)
 
“Sekiz Aşamalı Yüce Yol’u kısaca
1. Gerçek Bilgi: Sezgisel ve ayrımsız. Doǧru amaçlar.
2. Doğru Anlayış: Net olarak gőrebilmek.
3. Doğru Söz: Yararlı sőzler. Doǧru iletişim.
4. Doğru Davranış: Őldürmemek, çalmamak, etik deǧerleri gőzetmek, saldırgan hareketlerde bulunmamak.
5. Doğru Yaşam Biçimi: Sosyal ve ekonomik adaletin etiǧiyle.
6. Gerçek Çaba: Çalışkanlık. Enerji ve azimle, iyi olanı yapmak, kőtüyü yapmamak.
7. Gerçek Dikkat: Sanrılar oluşturan zihinsel tuzakların farkına varmak, doǧru vizyonu unutmamak. Şimdiki anda ve burada olmak.
8. Gerçek Uyanıklık: Doǧru konsantrasyon ve meditasyon. Zihni parlak ve açık tutmak, huzur duymak, hareketi sınırlamak.
http://www.hayatinanlaminedir.com/hayatin-anlami-4-milyardan-fazla-insanin-inandigi-hayat-gecici-bir-sinavdir-olabilirmi/

1 yorum:

  1. Blogunuzu tesadüfen gördüm...Ben Budizm,Taocu öğreti,Konfiçyüs ve Hinduizm'in benzer özellikler gösterdiğini bazı alanlarda (arınma biçimleri) ayrıldığını,bazı alanlarda ise benzerlik gösterdiğini gözlemledim.(yeniden doğuş,başka vücutta doğma,üst kasta geçiş) Dahası bütün dinlerin aslında toplumu yönetme,yönlendirme ve biçimsel bütünleme kaygısı güttüğünü düşünüyorum.
    Şamanizmden başlayarak hak dinler denen Musevilik,Hristiyanlık,Müslümanlık,Ezidilik(RTE sağolsun popülaritesini artırdı)
    te uzakdoğu dinlerinden etkilenmeler,alıntılar,benzeşmeler gözlemliyorum.Musevilikteki 10 emir,Hristiyanlık 7 emir,Müslümanlık 7 kebair...İncelerseniz hepsinde benzerlikler vardır örneğin savaştan kaçmak,çalmak,komşunun malına göz dikmek vs
    Din olgusu sahibinden ihtiyaçtan bir durum ve yönetim biçimi gibi görünmekte,yöneteni yönetilenle karşı karşıya getirmemek amaçlı bir ceza mekanizması gerekli olmuş ve bulunmuş..

    YanıtlaSil