13 Ekim 2014 Pazartesi

GO Thai Girl

Uzun zamandır buralarda görünmeme nedenim, bir iş günü sabahında haydi Tayland'a gidelim teklifime evet diyen arkadşımla 2 gün sonrasında çıktığımız enterasan yolculuktan ibaretti.

Enterasan diyorum çünkü benim için birçok anlam yüklü olan ülkede gördüklerim, resimlerim, tanıştıklarım ve birleştirdiğim parçalar sonucundaki hayat görüşüm herzamankinden farklıydı.
Nihayetinde Avrupa yada Amerika kıtasında değil direk Asya kültürünü gözlemlemeye Bangkok-Pattaya ve Mercan Adasına gittim. Singapura zaman yetmedi, Phuket adasına ise kendi isteğimle gitmedim. Zaten önyargılarımla Taylanda nasıl gittiğim bile hala muallakta kalan bir konu! Neyseki saydığım 3 bölgede de denizin,kumun,iklimin, masajın ve yaşam tarzlarının en uç noktalarını beynime resmettim. Muhtemelen bu hafta aklıma gelen herşeyi buradan mümkün mertebe paylaşacağım :)
En başa dönecek olursak; Bayramın ilk günü herkesle bayramlaşıp, kendime göre vedalaşıp yola koyulduk ve 9 saat sonucunda Bangkok'a indik. Orta sınıfın olmadığı, nüfusun kalabalık, araç trafiğinin ise İstanbul'dan beter olduğu bir şehir burası. Hangover filminin çekildiği yerden, tüm bölgeyi izleyerek kıyas yapmak çok mümkün ve doğal bir süreç. Ancak bizden daha fakir bir ülkede olmak ürkütücü. Çünkü orta sınıf halk profili hiç yok. Gökdelenlerin yanında teneke evlerde yaşayan bir halk, soya sütü etkisinden çok muhtemelen imkansızlıktan kadın olmak için sayısız ameliyatlardan geçen büyük bir çoğunluk ve sokaklarda böcek, akrep ve yılanların yendiği bir yer hayal edin öncelikle. Gece hayatı özellikle Pattaya bölgesi için sadece sex kölelerinden oluşsun, eğlence anlayışları gözler önünde herşeyi yaşayan diğer milletlerden gelen bir halk ve tek tip Tayland kızlarıyla çevrili büyük mekanlarda izlediklerinize inanamadığınız bir yer belirsin zihninizde... Tabiki bu saydıklarım en kötü özellikler olarak ülkenin adını kazıdı benim hafızama. Bembeyaz kumlar, tarif edemeyeceğim güzellikteki suyun rengi ve ekim ayında Hint Okyanusuna girme zevkimiz paha biçilemezdi.  Her istediğim dakika masaj yaptırmak bir nebze olsun yorucu ve sıcak günlerin kaymağı oldu.
Para birimleri epey değişik. 100 Baht=7 TL olarak işlem görüyor. Dolayısıyla euro yada dolar olarak bozdurduğunuz para harca harca bitmek bilmiyor. Tayland ipeğinden şallar, ahşap fil ve Budha figürleri derken bir bakıyorsunuz ki kendinizi yeniden exchange bürosunda buluvermişsiniz.
Gece hayatına epey para döktük, yalan değil ! Çünkü birkere geldik görelim tarzında 12 kişilik bir arkadaş grubuyla heryere girdik ve ülkemizin kıymetini anlayacak nitelikteki eğlence hayatlarına maruz kaldık :) 2 kız olarak gittiğimiz turda bizler gibi genç gruplar ve yeni evli çiftler de vardı. Her ortama ayak uydurabilecek nitelikteki insanlar oldukları için de sürekli beraber hareket etmek daha keyifli günler geçirmemize sebep oldu. Mercan Adası ve vahşi hayvanlarla resim çekildiğimiz Parklar ve sahne showlarını anlatmaya kelimler yetmez kesinlikle görülmesi ve adrenalini bizzat yaşanılması gereken cinsten yerlerdi diyebilirim.
Yemekler denemeyeceğimiz kadar kötü görünüyor dahası rezalet kokuyordu. O nedenle fast food restoranlarının baş müdavimi olduk çıktık. Hatta ben bir Türk resoranında 2 kere çorba içtim ve oralarda yaşama süremi bir nebze uzatmış oldum :)
Kim olursanız olun, yurtdışında en büyük probeminiz yemek ve tuvalet ihtiyacından ibarettir. Yabancı dili olmayan biri bile beden diliyle kendini oraya adapte edebilecekken, açlıkla geziye devam etmesi inanın çok zor !!
İnsanları çok güleryüzlü ve herşeyde yardımcı olmaya çalışıyor, ingilizceleri çok iyi olmamasına rağmen sizi anlamaya uğraşıyorlar. Önceden erkek olduğunu anlamayacağınız profesyonellikte ameliyatlar bu ülkeden geçiyormuş. Hepsi taş gibi inanmakta zorlanıyorsunuz o nedenle cinsiyetlerine :)
Ülkemizde komik silikonlar ile ortada dolaşanları  ve kırılmış bölgelerini düzelltirmek için estetisyen bulmakta zorlananları oraya yönlendirmekte fayda görüyorum. Zira adamlar gerçekten kendilerini aşmış ve bütün ülkerden koşa koşa gidenler olduğunu öğrendik. Ama ne fayda ki fakirlik ve pis koşullar hala hat safhada...
Eğitilmemiş insanların yanısıra inanılmaz zeki ve evcilleşmiş hayvanlara da üzülüyor herkes birkaç showdan sonra, ruhsuzlaşıyorsunuz gördüklerinizin enterasanlığından çünkü.
Muson yağmurlarına yakalansakda nemden bayıltan hava şartlarına karşı önlemimizi klimalı masaj&spa merkezlerinde aldık. Hatta uçaktan indiğimiz gibi ilk önce bütün kızlar olarak ayak masajıyla ortamları test ettik onayladık sonrasında da bize kalan boş vakitlerimizde hemen soluğu oralarda aldık. Herşey çok ucuz olsa bile bir zaman sonra doyduk denize kuma güneşe masaja bile.. Büyük resme bakacak olursak güzel arkadaşlıklar kurduk. Aile gibi olduk, yiyeceklerimizi paylaştık ve alışveriş mekanlarında birbirimiz adına indirimler sağladık. İndirim almak için pazarlık etmezseniz ödeyeceğinizin 3-4 katı fiyat veriyorlar çünkü size. Ve bu durum birzaman sonra eğlenceye dönüşüyor, alışkanlık haline gelip herşeyin fiyatını aşağıya çekmeye çalışıyorsunuz. Aldıklarınızı arkadaşlarınızla kıyas yapmamınızı tavsiye ediyorum çünkü aynı ürünü bir taraf mutlaka daha ucuza almış oluyor. Çoluk çocuk yada yaşlı ebeveynlerle gidilmesini tavsiye etmiyorum. Tapınaklar gezilirken sürekli ayakkabı çıkar, üstüne uzun kollu birşeyler giyin, şiddetli yağmura yakalanmamak için koştur ve gece hayatında seçkin mekanları keşfetmek için epey efor sarfediyorsunuz. Zira gençlikte ve birkere yapılacak türden bir gezi olmaktan öteye geçemiyor Tayland seyahati.. Sadece bir adaya gidip 5 yıldızlı tatil yapmak da ülke görmek, insanlarıyla aynı kültürü yaşamak anlamına gelmiyor anlayacağınız..

Konular çok, resmedilen kişiler ve yerler inanılmaz farklı, anlat anlat bitmez...
Bugün ana başlık olarak geçtiğim uzakdoğu gezimin detaylarını ve sadece birkaç resmini haftanın diğer günlerinde paylaşacağım. Madem tek parça döndüm, tadını çıkarmak üzere iyi haftalar diliyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder