16 Temmuz 2014 Çarşamba

Yetiş Burci

Geçmiş olan dünden hiç yad etme, yarın da geImemişken feryad etme, düşünme geIeceği de geçmişi de, şimdi şen oI da yaşamı berbad etme... diye Ömer Hayyam'ın sözleriyle başlıyorum bugüne.

Aslında başlamaya pek halim yok öğlen oldu hatta çarşamba oldu 2 gün daha yazmasam bu haftayı da yerim...Resmen önceliklerim değişti, uyku saatlerim azaldı kişisel işlerimi yetiştiremiyorum derken birde şu blogu hergün yazamazsam resmen içime dert oluyor. Kurumsal iş hayatım sabah-akşam aynı saatlerde. Esneklik benim veya yöneticimin insiyatifiyle değişebilir çok sık olmamakla beraber. Yeni departman toplantılar derken oyalanıyorum ve zaman gerçekten geçiyor. Fakat kendime ayırdığım zamanlarda bi enterasanlık oluştu ki gün yetmiyor yetmiyorrrrrr diye dolanıyorum ortalarda...
Hatırlıyorum da birkaç ay öncesini (yazılarımda da mutlaka satır arasında geçmiştir) gün geçmiyor geçmiyoooooooooooooooor diye feryat ediyorken şu günlere nasıl geldim bilinmez. İnsanoğlu çok garip vesselam, kolayımız yok..! Çok yoğunum, çok boşum, çok sıcak, yok çok soğuk çok şöyle-böyle diye gider bu konu sabaha kadar... Hani o an 'ne' elimizde değil ise onu özlüyor ve istiyoruz kavuşunca da kıymet bilmiyoruz gibi sayko bir durum hakim konuya.. Ama benim genel olarak ruh halim hep arkama bakarak yaşamak yada geleceği düşünerek belirsizliklere kapılmak olarak ekranlarda boy gösterir :)
Bugünü yaşarken içindeki güzellikleri farkedemem çünkü çabuk geçer, sıkıntılı zamanlar ise hiç bitmeyecek gibi gelir. Amma velakin şu bikaç aydır bıraktım herşeyi oluruna etliye sütlüye karışmıyorum su akıyor yolunu buluyor. Başıma ne gelse iyi/kötü olacağı varmış diyerek üzerinde fazla kafa yormuyorum. Hatta şaşıramıyorum bile. Sanırım bu benim kişiliğimdeki insanlar için çok güzel yaşanan bir zaman dilimi. Umarım ki benim gibi hiperaktif olan herkes için böyledir. Yaz geldiği için de olabilir çünkü çok hızlı yaşıyorum plan yapmıyorum ve anında herşeye dahil olabiliyorum. İş yemeklerinden çıkıp direk yazlığa arkadaşlarımın yanına koşuyorum mesela :) topuklulardan parmak arası terliğe geçmek en büyük zevkim...
yani ayrıntılarda boğulmadan diyeceğim şudur ki, canım isterse yazıyorum istemezse yazmıyorum. tasarımlarım son hızıyla devam ediyor bu arada. Haftasonları üretim yok, kişisel iş olduğu için müşteri portföyüm bekliyor çünkü daha güzel işler mecbur bırakılmadıkça çıkıyor.. E birde ruhunuzu katarak zor şeyleri kişilerin özellikleriyle birleştirince ortaya tadına doyulmayan işler çıkıyor :) şuandaki hayatımı özetlemem gerekirse dünle yarınla bugünle değil, kendimle ve şuanda yürüyorum. Araştırma konularını ise sıradaki yazılara saklıyorum. Kendinize iyi bakınız hoşçakalınız takipçilerim....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder