Bazen girdiğim ortamlarda yada dikkatimi çeken insanları incelediğimde, sırf kendine güveni olmadığını saklamak için, para versen o denli saçmalayamayacak kişiler ve hareketlerini farkediyorum:)
Sonra dönüyorum kendi kendime ''sen neyine güveniyosun da bukadar rahatsın, meydan okuyosun herkese ve herşeye diyorum''. Ama ben biliyorumki ağzımdan çıkan birşeyi yaparım, yapamayacaksam zaten ortalarda gezinip boş boş konuşmam, kendimi ve karşımdakini aldatmam, egomu tatmin etmek için de kimseyle uğraşmam...Öğretmen kızmasın ve nasılsa beni kaldırmaz düşüncesiyle bilmediğim sorunun cevabını vermek adına parmak bile kaldırmadım ben okul hayatım boyunca. Kendime inanmadığım hiçbirşeye atılmadım. Kendimi tanıdığım kadarıyla birşeyi yapacaksam er yada geç zaten yaparım. Herkesin unuttuğunu düşündüğüm an bile bütün düşüncelerimi hayata geçiririm. Plan yapan hırslı,zararlı ve politik tiplerden değil kastım. Sadece inat ediyorsam kendime güvendiğim için ederim ve zarar vereceksem kendimede başkasına da mutlaka bu yüzden zarar veririm !
Eşim-dostum ve beni çok iyi tanıyan ailem bile artık tekrar tekrar uyarmıyor şu kendime olan güven (belkide deli cesareti) konusunda. Hatta güvenmiyorsam bile gaza getirmeye çalışıyorlar ki ben bile pes ediyorum ve şanslı hissediyorum. Çünkü böyle gidersem yaşlılığımda çok enterasan anılarım olacak belli ki :)
Bugün okuduğum bir yazıyı ve devamında araştırmaları şu nedenle paylaşıyorum. Kendimden verdiğim örneklere sahipseniz lütfen ama lütfen kendine güveni olmayan insanlardan mümkün olduğu kadar uzak durun aksi halde yaşam enerjinizi, iş hayatınızdaki başarılarınızı, sosyal hayatınızdaki kaliteli zamanınızı almalarına izin vermiş olursunuz yada aile avukatınızı heran devreye sokmaya hazır olmalısınız :)Rus tiyatro yazarı ve modern kısa öykülerin kurucularından Anton Çehov,”memurun ölümü “ isimli kısa öyküsünde Ivan Dimitriç Çerviakov ‘ un kişiliğinde küçük insanın trajikomik yaşantısına ışık tutar. Bir tiyatro temsili sırasında aniden hapşıran Çerviakov, önünde oturan amirinin üzerine tükürüğünün bulaşmış olabileceğini düşünür. ilk özrünün yeterince anlaşılmadığı kaygısıyla, amirini bıktırıncaya kadar defalarca özür dilemeye yeltenir.ve en sonunda korktuğu başına gelir ; kovulur.evine döner, kanepeye uzanır ve …ölür.
Çerviakov tipik
bir özgüven eksikliği kurbanıdır. Neyse ki özgüven eksikliği Çerviakov da olduğu gibi insanlar üzerinde
öldürücü bir etki yaratmaz. (nekadar saçmaladığının farkında olmayıp günün birinde benim tarafımdan mutlaka aptallığının kurbanı olabilecek bikaç kişi tanıyorum ben =D )
Bazen
özgüvensiz insanların en hafif bir reddedilme durumunda bile aşırı tepki
verdiğini, uygunsuz davranışlar sergilediklerini belirten Ayduk,”kendilerini
sevmeyen ve saygı duymayan özgüveni düşük insanlar, davranışlarıyla başkalarının
kendisini sevmesinin ve saygı duymasının önünü tıkarlar. Bu da tam anlamıyla
”kendim ettim kendim buldum durumudur”.
ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİNİN ZARARLARI
Berkeley’ deki Kaliforniya üniversitesi psikoloji bölümü öğretim görevlisi Doç. Dr. Özlem Ayduk’ a göre özgüven eksikliği beraberinde reddedilme
kaygısını da getirir.”Mesela özgüven eksikliği olan bir kişi eşinin dikkatinin
dağınık ve ilgisiz olmasını kendisinin reddedilmesi şeklinde yorumlamaya ve bunu
sorun haline getirmeye yatkındır. Oysa eşi yorgun olmasından dolayı ilgisiz
davranıyor olabilir.” Diyen Ayduk, verdiği bu örneğin çözümünü düşünce
kalıplarının dışına çıkmakta
buluyor: “ dolayısıyla
kendindeki özgüven eksikliğinin ve bu
eksikliğin sebep olduğu çapraz yorumların farkında olan bir kişi başkalarının
davranışlarını yorumlamaya daha dikkatli yaklaşabilir. doğru yorumlar daha ılımlı
ve mutlu ilişkileri pekiştirecek bir güçtür.
Reddedilme korkusunun mu özgüven eksikliğini, yoksa özgüven eksikliğinin mi reddedilme korkusunu doğurduğunu Ayduk şöyle açıklıyor: Reddedilme korkusuyla özgüven arasında karşılıklı bir ilişki var. Geçmişte sürekli olarak reddedilmiş olanlar yeni ilişkilere reddedilmekten korkarak giriyorlar ve bu korku özgüven eksikliğine yol açıyor. Fakat aynı zamanda, bir kere özgüven eksikliği hissetmeye başladınız mı, bu da reddedilme korkusunu körüklüyor.”
REDDEDİLME KORKUSU NASIL YENİLİR?
“Daha önce de
açıkladığım gibi başkalarının
davranışlarını doğru yorumlamaya çalışmak, reddedilmiş olmak korkusunun
körüklediği saldırgan ve yıkıcı dürtüleri dizginlemeye yardım edip olumlu
ilişkiler kurmayı
kolaylaştıracaktır. Mutlu ilişkiler pekiştikçe de kişinin reddedilme
korkusu azalıp özgüveni sağlamlaşacaktır. Ayrıca, anlayışlı ve destek veren
eşlerle birlikte olmak da zaman içinde özgüven eksikliğini azaltacak bir
güçtür.”Düşük özgüven için doğrudan bir tedavi yöntemi olmadığını ve bu konuda
herhangi bir çalışmanın olmadığına dikkat çeken Ayduk, ”düşük özgüven aşısı veya
hapı ne yazık ki yok. Ancak bu dürtü önceden fark edilebilir ve insanlar bu tür
duyguları kendi içlerinde yok edebilirler.” Diye konuşuyor.
Özgüveni
sağlamanın bir yolu dürtüleri frenlemekten, dürtüleri frenlemenin yolu da
özdenetim mekanizmasından geçiyor. New york’taki columbia
üniversitesi’nden psikolog walter mischel, son yıllarda yaptığı bir takım
çalışmalarla bazı insanların daha güçlü bir iradeye sahip olduğunu ortaya
koymuş.
Bütün bunlar
insanların sigarayı bırakmakta veya diyetine sadık kalmakta zorlandığını
açıklıyor. Mischel’in daha da ilginç bir bulgusu, dürtü kontrolünün yaşamın erken
evrelerinde başlıyor olması. Öyle ki mischel bu işi, özdenetimin yaşam boyu sağlık ve
mutluluğun anahtarı olduğunu söylemeye kadar vardırıyor. ( Mesela benim de sürekli tatlı yeme isteğimi, kendimi tuttuğum zamanlarda gelen gülme krizini ve gözüm dönünce herşeyi yapabilirim gibi düşüncelerimi frenlemem gerekiyor :)
Bazı insanların
kendilerini diğerlerine göre daha iyi kontrol edebilmelerinin altında ne yatıyor
olabilir? Ayduk bu konuda sosyo-ekonomik faktörlerin önemli bir rol oynadığına
dikkat çekiyor.Stanford Üniversitesi’nde gönüllü denekler üzerinde yapılan bir
araştırmaya göre daha akıllı
çocuklar,-özellikle sözel IQ’ları yüksek olanlar-dürtüsel davranışlara daha az
eğilimli.
Özlem Ayduk
özdenetimin yalnızca zeka ve yetiştirme ile ilgili olmadığını,”hem genetik hemde
çevresel (eğitim,sosyalleşme geçmişi) etmenlerin etkili” olduğunu söyleyerek
zeka ile dürtüsellik arasındaki ilişkiyi şöye açıklıyor:“zeka ile düşüncesizce
hareket etme eğiliminin arasında bağlantı olduğunu gösterenbirçok çalışma
var.düşük zekalı çocoklar dürtüsel hareketlere ve davranış bozukluğuna daha
yatkınlar.bu ilişkinin sebeplerinden biri zeka ve otokontrolün ortak beyin
mekanizmaları(vbfrontal lobes,”ön loplar”) tarafından desteklenmesidir.ayrıca
zeki çocokların davranışları eğitim ve sosyalleşmeye daha çabuk karşılık
verir,çünkü bu çocuklar doğru davranışları,dürtülerini nasıl kontrol
edebileceklerinidaha kolay öğrenirler.fakat bu bulgular her akıılı çocuğun
kotrollü olduğu ve zekasını olumlu
davranışlar yönünde kullandığı şeklinde
yorumlanmamalıdır.örneğin bazı bilimsel bulgular otokontrolü zayıf olan
çocuklarda yüksek zekanın daha fazla saldırganlıkla ilişkisi olduğunu
göstermiştir.yani zeka, dürtülerini kontrol edemeyen çocukların elinde daha
yıkıcı sonuçlar doğurabilir).” Ayduk şimdi bir grup sinirbilimci ile işbirliği
yaparak, dürtüsel davranışlara eğilimli
denekler ile kontrollü deneklerin beyinleri arasında bir fark olup
olmadığını araştırıyor.
ÖZDENETİMİ GÜÇLENDİRMENİN YOLLARI :
1. İRADENİZİ İDARELİ KULLANIN: İradenin kaynakları
sınırlıdır.Dolayısıyla iradenizi akıllıca kullanın.Büyük kararlar almak,baştan
çıkarıcı unsurlara karşı direnmek veya duyguları kontrol altında tutmak irade
deposunu sıfırlayabilir.
2. PLAN YAPIN :
Niyetinizle ilgili net bir plan yapma işi yarı yarıya bitirmek
demektir.Bu planın nerede,nasıl,ne zaman,kiminle gibi ayrıntılı sorulara yanıt
vermesi gerekir.
3. ENERJİ DEPONUZU DOLDURUN: İradeyi güçlendirme
egzersizleri,kanda glikoz düzeyini düşürür.Dolayısıyla çalışırken çikolatalı
bisküvilerin cazibesine fazla direnmeyin.
4. PRATİK YAPMANIN ÖNEMİ: Kasları güçlendirmek gibi
insanlar da iradelerini güçlendirebilirler.Jimnastik salonuna gitmek için
sağlam bir plana sadık kalmak veya diğer özdenetim egzersizlerini uygulamak
zaman içinde diğer alanlarda da iradenizi kullanmanızı kolaylaştırabilir.
5. ALIŞKANLIK EDİNİN: Yapmak istediğiniz şey için bir dış
tetikleyici bulun.Örneğin jimnastik salonuna Perşembe günü saat 5 te gitmek gibi.Bilinçli karar
alma gereksinimini ortadan kaldırmak ve zihinde bununla ilgili bir devre
oluşturmak işe başlamayı ve sürdürmeyi kolaylaştırır.Kısaca yapmak istemediğiniz
işleri alışkanlık haline getirin.
6. SPESİFİK OLUN: Hedefiniz, genel kapsamlı veya muğlak değil
de, spesifik ise başarılı olma şansınız yükselir.
7. OLUMLU DÜŞÜNÜN: Pozitif bir hedefe kenetlenmek,negatif bir
hedeften uzak durmaya çalışmaktan daha kolaydır.Kaybetmekten korkacağınıza
başarılı olacağınıza inanın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder