10 Şubat 2014 Pazartesi

Özgüven yada güvenme !

Bazen girdiğim ortamlarda yada dikkatimi çeken insanları incelediğimde, sırf kendine güveni olmadığını saklamak için, para versen o denli saçmalayamayacak kişiler ve hareketlerini farkediyorum:)
Sonra dönüyorum kendi kendime ''sen neyine güveniyosun da bukadar rahatsın, meydan okuyosun herkese ve herşeye diyorum''. Ama ben biliyorumki ağzımdan çıkan birşeyi yaparım, yapamayacaksam zaten ortalarda gezinip boş boş konuşmam, kendimi ve karşımdakini aldatmam, egomu tatmin etmek için de kimseyle uğraşmam...

Öğretmen kızmasın ve nasılsa beni kaldırmaz düşüncesiyle bilmediğim sorunun cevabını vermek adına parmak bile kaldırmadım ben okul hayatım boyunca. Kendime inanmadığım hiçbirşeye atılmadım. Kendimi tanıdığım kadarıyla birşeyi yapacaksam er yada geç zaten yaparım. Herkesin unuttuğunu düşündüğüm an bile bütün düşüncelerimi hayata geçiririm. Plan yapan hırslı,zararlı ve politik tiplerden değil kastım. Sadece inat ediyorsam kendime güvendiğim için ederim ve zarar vereceksem kendimede başkasına da mutlaka bu yüzden zarar veririm !
Eşim-dostum ve beni çok iyi tanıyan ailem bile artık tekrar tekrar uyarmıyor şu kendime olan güven (belkide deli cesareti) konusunda. Hatta güvenmiyorsam bile gaza getirmeye çalışıyorlar ki ben bile pes ediyorum ve şanslı hissediyorum. Çünkü böyle gidersem yaşlılığımda çok enterasan anılarım olacak belli ki :)
Bugün okuduğum bir yazıyı ve devamında araştırmaları şu nedenle paylaşıyorum. Kendimden verdiğim örneklere sahipseniz lütfen ama lütfen kendine güveni olmayan insanlardan mümkün olduğu kadar uzak durun aksi halde yaşam enerjinizi, iş hayatınızdaki başarılarınızı, sosyal hayatınızdaki kaliteli zamanınızı almalarına izin vermiş olursunuz yada aile avukatınızı heran devreye sokmaya hazır olmalısınız :)

Rus tiyatro yazarı ve modern kısa öykülerin kurucularından Anton Çehov,”memurun ölümü “ isimli kısa öyküsünde Ivan Dimitriç Çerviakov ‘ un kişiliğinde küçük insanın trajikomik yaşantısına ışık tutar. Bir tiyatro temsili sırasında aniden hapşıran Çerviakov, önünde oturan amirinin üzerine tükürüğünün bulaşmış olabileceğini düşünür. ilk özrünün yeterince anlaşılmadığı kaygısıyla, amirini bıktırıncaya kadar defalarca özür dilemeye yeltenir.ve en sonunda korktuğu başına gelir ; kovulur.evine döner, kanepeye uzanır ve …ölür.

Çerviakov tipik bir özgüven eksikliği kurbanıdır. Neyse ki özgüven eksikliği Çerviakov da olduğu gibi insanlar üzerinde öldürücü bir etki yaratmaz. (nekadar saçmaladığının farkında olmayıp günün birinde benim tarafımdan mutlaka aptallığının kurbanı olabilecek bikaç kişi tanıyorum ben =D )

Bazen özgüvensiz insanların en hafif bir reddedilme durumunda bile aşırı tepki verdiğini, uygunsuz davranışlar sergilediklerini belirten Ayduk,”kendilerini sevmeyen ve saygı duymayan özgüveni düşük insanlar, davranışlarıyla başkalarının kendisini sevmesinin ve saygı duymasının önünü tıkarlar. Bu da tam anlamıyla ”kendim ettim kendim buldum durumudur”.

ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİNİN ZARARLARI

Berkeley’ deki Kaliforniya üniversitesi psikoloji bölümü öğretim görevlisi Doç. Dr. Özlem Ayduk’ a göre özgüven eksikliği beraberinde reddedilme kaygısını da getirir.”Mesela özgüven eksikliği olan bir kişi eşinin dikkatinin dağınık ve ilgisiz olmasını kendisinin reddedilmesi şeklinde yorumlamaya ve bunu sorun haline getirmeye yatkındır. Oysa eşi yorgun olmasından dolayı ilgisiz davranıyor olabilir.” Diyen Ayduk, verdiği bu örneğin çözümünü düşünce kalıplarının dışına çıkmakta buluyor: “ dolayısıyla kendindeki özgüven eksikliğinin ve bu eksikliğin sebep olduğu çapraz yorumların farkında olan bir kişi başkalarının davranışlarını yorumlamaya daha dikkatli yaklaşabilir. doğru yorumlar daha ılımlı ve mutlu ilişkileri pekiştirecek bir güçtür.

Reddedilme korkusunun mu özgüven eksikliğini, yoksa özgüven eksikliğinin mi reddedilme korkusunu doğurduğunu Ayduk şöyle açıklıyor: Reddedilme korkusuyla özgüven arasında karşılıklı bir ilişki var. Geçmişte sürekli olarak reddedilmiş olanlar yeni ilişkilere reddedilmekten korkarak giriyorlar ve bu korku özgüven eksikliğine yol açıyor. Fakat aynı zamanda, bir kere özgüven eksikliği hissetmeye başladınız mı, bu da reddedilme korkusunu körüklüyor.”

REDDEDİLME KORKUSU NASIL YENİLİR?

Ayduk’un özgüven eksikliği olan insanlara iyi bir haberi var. Bu insanlar reddedilme korkusunu yenebilirler. Bunun için ne yapılması gerektiğini şöyle açıklıyor:

“Daha önce de açıkladığım gibi başkalarının davranışlarını doğru yorumlamaya çalışmak, reddedilmiş olmak korkusunun körüklediği saldırgan ve yıkıcı dürtüleri dizginlemeye yardım edip olumlu ilişkiler kurmayı kolaylaştıracaktır. Mutlu ilişkiler pekiştikçe de kişinin reddedilme korkusu azalıp özgüveni sağlamlaşacaktır. Ayrıca, anlayışlı ve destek veren eşlerle birlikte olmak da zaman içinde özgüven eksikliğini azaltacak bir güçtür.”Düşük özgüven için doğrudan bir tedavi yöntemi olmadığını ve bu konuda herhangi bir çalışmanın olmadığına dikkat çeken Ayduk, ”düşük özgüven aşısı veya hapı ne yazık ki yok. Ancak bu dürtü önceden fark edilebilir ve insanlar bu tür duyguları kendi içlerinde yok edebilirler.” Diye konuşuyor.

 ÖZDENETİM İLE DÜRTÜLERE FREN 
 
Özgüveni sağlamanın bir yolu dürtüleri frenlemekten, dürtüleri frenlemenin yolu da özdenetim mekanizmasından geçiyor. New york’taki columbia üniversitesi’nden psikolog walter mischel, son yıllarda yaptığı bir takım çalışmalarla bazı insanların daha güçlü bir iradeye sahip olduğunu ortaya koymuş.

Bütün bunlar insanların sigarayı bırakmakta veya diyetine sadık kalmakta zorlandığını açıklıyor. Mischel’in daha da ilginç bir bulgusu, dürtü kontrolünün yaşamın erken evrelerinde başlıyor olması. Öyle ki mischel bu işi, özdenetimin yaşam boyu sağlık ve mutluluğun anahtarı olduğunu söylemeye kadar vardırıyor. ( Mesela benim de sürekli tatlı yeme isteğimi, kendimi tuttuğum zamanlarda gelen gülme krizini ve gözüm dönünce herşeyi yapabilirim gibi düşüncelerimi frenlemem gerekiyor :)

Bazı insanların kendilerini diğerlerine göre daha iyi kontrol edebilmelerinin altında ne yatıyor olabilir? Ayduk bu konuda sosyo-ekonomik faktörlerin önemli bir rol oynadığına dikkat çekiyor.Stanford Üniversitesi’nde gönüllü denekler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre daha akıllı çocuklar,-özellikle sözel IQ’ları yüksek olanlar-dürtüsel davranışlara daha az eğilimli.

Özlem Ayduk özdenetimin yalnızca zeka ve yetiştirme ile ilgili olmadığını,”hem genetik hemde çevresel (eğitim,sosyalleşme geçmişi) etmenlerin etkili” olduğunu söyleyerek zeka ile dürtüsellik arasındaki ilişkiyi şöye açıklıyor:“zeka ile düşüncesizce hareket etme eğiliminin arasında bağlantı olduğunu gösterenbirçok çalışma var.düşük zekalı çocoklar dürtüsel hareketlere ve davranış bozukluğuna daha yatkınlar.bu ilişkinin sebeplerinden biri zeka ve otokontrolün ortak beyin mekanizmaları(vbfrontal lobes,”ön loplar”) tarafından desteklenmesidir.ayrıca zeki çocokların davranışları eğitim ve sosyalleşmeye daha çabuk karşılık verir,çünkü bu çocuklar doğru davranışları,dürtülerini nasıl kontrol edebileceklerinidaha kolay öğrenirler.fakat bu bulgular her akıılı çocuğun kotrollü olduğu ve zekasını olumlu davranışlar yönünde kullandığı şeklinde yorumlanmamalıdır.örneğin bazı bilimsel bulgular otokontrolü zayıf olan çocuklarda yüksek zekanın daha fazla saldırganlıkla ilişkisi olduğunu göstermiştir.yani zeka, dürtülerini kontrol edemeyen çocukların elinde daha yıkıcı sonuçlar doğurabilir).” Ayduk şimdi bir grup sinirbilimci ile işbirliği yaparak, dürtüsel davranışlara eğilimli denekler ile kontrollü deneklerin beyinleri arasında bir fark olup olmadığını araştırıyor.

ÖZDENETİMİ GÜÇLENDİRMENİN YOLLARI :
 
1. İRADENİZİ İDARELİ KULLANIN: İradenin kaynakları sınırlıdır.Dolayısıyla iradenizi akıllıca kullanın.Büyük kararlar almak,baştan çıkarıcı unsurlara karşı direnmek veya duyguları kontrol altında tutmak irade deposunu sıfırlayabilir.
2. PLAN YAPIN : Niyetinizle ilgili net bir plan yapma işi yarı yarıya bitirmek demektir.Bu planın nerede,nasıl,ne zaman,kiminle gibi ayrıntılı sorulara yanıt vermesi gerekir.
3. ENERJİ DEPONUZU DOLDURUN: İradeyi güçlendirme egzersizleri,kanda glikoz düzeyini düşürür.Dolayısıyla çalışırken çikolatalı bisküvilerin cazibesine fazla direnmeyin.
4. PRATİK YAPMANIN ÖNEMİ: Kasları güçlendirmek gibi insanlar da iradelerini güçlendirebilirler.Jimnastik salonuna gitmek için sağlam bir plana sadık kalmak veya diğer özdenetim egzersizlerini uygulamak zaman içinde diğer alanlarda da iradenizi kullanmanızı kolaylaştırabilir.
5. ALIŞKANLIK EDİNİN: Yapmak istediğiniz şey için bir dış tetikleyici bulun.Örneğin jimnastik salonuna Perşembe günü saat 5 te gitmek gibi.Bilinçli karar alma gereksinimini ortadan kaldırmak ve zihinde bununla ilgili bir devre oluşturmak işe başlamayı ve sürdürmeyi kolaylaştırır.Kısaca yapmak istemediğiniz işleri alışkanlık haline getirin.
6. SPESİFİK OLUN: Hedefiniz, genel kapsamlı veya muğlak değil de, spesifik ise başarılı olma şansınız yükselir.
7. OLUMLU DÜŞÜNÜN: Pozitif bir hedefe kenetlenmek,negatif bir hedeften uzak durmaya çalışmaktan daha kolaydır.Kaybetmekten korkacağınıza başarılı olacağınıza inanın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder