5 Ağustos 2013 Pazartesi

Hello ! Ben güçlü

Ne demiş ünlü Türk Sanat Musikisi sözleri, kaç kere yemin ettim ? Bak yine geri geldim :)

Hemde ne dönüş, bir güçlendim ki sormayın...Bugün böyle uyanmak için çok direndim, açık denizlere yani boğaza açıldım, sevdiklerimin gözlerine baka baka sabahlara kadar gezdim, güldüm, ağladım ve eğlendim. Evimde misafir ağırladım, mutfağımda yemek hazırladım. (Evet! garip ama gerçek =D ) gece geç yattım, çok uyudum, çok dinlendim. Büyüdüm ve bugün geri geldim :)

Ne istemediğimi de ne istediğimi aynı anda bildiğim bir dönemden geçiyorum ve bu yüzden biraz zorlanıyorum. Korkutuyor beni geleceğim ile ilgili plan yapmak hatta zorunda kalmak. İstemek başarmanın yarısı ise ben bunu yapabileceğimi de düşünüyorum. Belirsizliklere karşı kürek çekmeyi bırakıyorum. Vazgeçmiyorum, ama sadece hiçbirşeyi  oldurmaya çalışmayacağımı artık biliyorum. Bazı şeyler var ki; olmadı diye üzüldüğümüz sonra iyiki de olmadı diye dua etmekten helak olduğumuz !

İnançları doğrultusunda çok dua eden bir insanın yapacağı gibi hakkımızda herşeyin hayırlısını isteyip kenara çekilmeyi düşünüyorum. Allah'a binlerce kez şükürler olsun ki; İstediği birçok şeyi elde etmeyi başarmış bir insan olarak söylemiyorum bunu çünkü daha yolun başındayım daha 28'im :) sevdiklerimle paylaşılacak çok şeyim var, görebiliyorum...

İç sesimden ve resimden de anlaşılacağı üzere (kıyafetin volümü beni resmen MR.Muscle gibi yapmış)  bugün kendimi ''Miss.Stronger than yesterday, (Ben uydurdum)  Gladyatör ve Amazon'' gibi hissediyorum =)
Çünkü çok düşünmekten bunaldım ve kendimi yine ben toparladım. Allahtan bu düşünceli karakterim kimilerine göre melenkolik veya depresif ruh halim fazla gitmiyor ve sevdiklerimle beraber kısa sürede atlatılabiliyor. Son zamanlarda okuduğum bir makaleye göre uzun süreli ve fazla düşünme şekli zamanla bir soruna dönüşüyor. Bakın uzmanlar bu konuda ne diyor :


FAZLA DÜŞÜNMEK SORUN MU?
Günümüzde kadınlar eskiye nazaran daha bağımsız, kendinden emin, güçlü ve faal. Ancak (hepimiz için geçerli değil tabii) bazen küçük ya da daha büyük bir sorun karşısında kontrolümüzü yitirip olumsuz düşünce ve duyguların altında ezilir ve tüm enerjimizin, hatta yaşam sevincimizin tükendiğini hissederiz. Bu “fazla düşünme hastalığına” yakalandığımızı gösterir. “Ben kimim?”, “Başkaları hakkımda ne düşünüyor?”, “Neden bir türlü mutlu olamıyorum?” gibi sorularla kendimizi yiyip bitiririz. Kafamızı meşgul edip bizi yoran bu sorular çok daha “spesifik” de olabiliyor. “Neden kardeşimle geçinemiyorum?”, “Neden önümün tıkalı olduğu bu işte zaman kaybediyorum?”, “Sevgilim bunu söylerken ne demek istedi?” Bunu hepimiz zaman zaman yapıyoruz, ancak “fazla düşünen kadınlar” bunu birkaç misli şiddette yaşıyor. Başkasının belki de birkaç dakika sonra unutacağı bir sorunu ya da aksiliği (örneğin müdürünüzün sizi bir konuda eleştirmesi ve uyarması, arkadaşınızın kilonuzla ilgili yorum yapması ya da sevgilinizin sizinle ilgilenmek yerine kitap okumayı tercih etmesi)
günlerce düşünebiliyorlar. Karşı cins, yani erkekler bu “fazla düşünme sendromu”nu daha nadir ve az yaşıyorlarmış. Kadınlar dış görünüş, aile, ilişki, çocuklar, kariyer veya sağlık gibi çok çeşitli konularda uzun uzadıya düşünüp zihinlerinde negatif senaryolar canlandırabiliyorlar. Bu düşünme/analiz etme/endişelenme durumu normal ölçülerde olduğunda bir sorun yok, doğamız gereği, diyebiliyoruz. Ancak çok ileri safhalarda “fazla düşünme” zehirli bir hal alabiliyor.

ÜSTESİNDEN GELMEK MÜMKÜN
Birinci adım, olumsuz düşüncelere kapıldığımızda, bunları kontrol altına almaya çalışmak olmalı. İkinci adım, her olaya objektif bakmayı öğrenebilmek ve başkalarının sözlerini, davranışlarını ve tepkilerini kişiselleştirmemek, yani üzerine alınmamak ve her
söylenenin ardında bir bit yeniği aramamak. Yani sadece duyduğumuzla, okuduğumuzla “yetinmek”, olayları abartmamaya çalışmak gerekiyor. En önemlisi de, “fazla düşünme” tuzağına düşmekten kaçınmak. Böyle bir sorunumuzun olduğunu fark ettiğimizde, tüm
bu uyarıları hatırlayıp “silkinip” tekrar normal ve pozitif modumuza geçebilmeyi başarabilmeliyiz. Birçok insan tüm bu aşamaları kendi doğallığında yapıyor. Onlar “fazla düşünme” sorununu tanımıyorlar


KENDİNİZİ SINAYIN
Aşağıdaki sorulara “hiçbir zaman” ya da “neredeyse hiçbir zaman” diye cevap verebiliyorsanız, bir sorun yok demektir. Ancak yarısına ya da çoğuna “her zaman” ya da “sık sık” diyorsanız, siz de fazla düşünenlerden olabilirsiniz. Endişeli olduğunuzda olaylara nasıl yaklaşıyorsunuz, nasıl düşünüyorsunuz?
1. Ne kadar yalnız olduğumu düşünürüm.
2. Yorgun hisseder ve ıstırap duyarım.
3. Bir şeye odaklanmanın ne kadar zor olduğunu düşünürüm.
4. Ne kadar pasif olduğumu ve motivasyon eksikliğimi düşünürüm.
5. “Neden bunu yapamıyorum!” diye düşünürüm.
6. Geçmiş bir olayı tekrar tekrar düşünür, keşke daha farklı gelişseydi diye hayıflanırım.
7. Ne kadar mutsuz olduğumu düşünür, endişelenirim.
8. Tüm kusurlarımı, başarısızlıklarımı, hatalarımı ve yanlışlarımı düşünürüm.
9. Canımın hiçbir şey yapmak istemediğini düşünürüm.
10. “Olaylarla neden daha iyi baş edemiyorum?” diye düşünürüm.

NEDEN TEHLİKELİ?
Fazla düşünme” sorunu tahmin ettiğimizden daha zararlı ve tehlikeli çünkü:
* Hayatımızı her anlamda zorlaştırıyor, bizi fazlasıyla yıpratıyor, herhangi bir probleme sağlıklı bir çözüm bulmamızı engelliyor,
* İlişkilerimize zarar veriyor, yani bu tavrımız çevremizdekileri rahatsız edebiliyor, bizden
uzaklaşmalarına neden olabiliyor,
* Bunu çok ileri safhalarda yaşamaya başladığımızda ciddi psikolojik sorunlarla
karşılaşabiliyor, depresyona girebiliyoruz,
* “Fazla düşünme” kendimize karşı daha acımasız olmamıza sebep olduğu için, bizi sorun ve
engellerin karşısında daha savunmasız ve zayıf kılıyor

Farkındalık sağlayarak, değişime önce kendi mantık ve duygularınızdan başlamanızı tavsiye ediyor , Hoşçakalın diyorum...


http://www.elle.com.tr/psiko-k/kisisel/fazla-dusunme-sendromundan-kurtulun_4208?Page=1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder